Sayfalar

13 Eylül 2024 Cuma

Birleşik cephe; kiminle birlikte, kime karşı?

 *: 18. Karaburun Bilim Kongresi’nde yapılmış aynı başlıklı sunumun gözden geçirilmiş tam metnidir.

Temsili demokrasinin krizi gittikçe derinleşiyor. 1789 Fransız Devrimi’nin ve onun tarafından temsil edilen ideallerin beşiği olan Fransa’da 2024 yılında yapılan seçimden en fazla oyu alan sol blok yerine, merkez sağ partilerin adayı durumundaki Michel Barnier Cumhurbaşkanı Macron tarafından başbakan olarak atandı.

9 Ağustos 2024 Cuma

Geçmişten günümüze sol komünizm

Bir düşünceye karşı çıkmanın en etkili yolu onu olduğundan daha fazla savunmaktır. İşçi sınıfının siyasal örgütleri içinde aşırı taleplerin sözcülüğünü yapan sol bakış açısı ya da sol komünizmin de işçi sınıfının siyasal mücadelesinin sekteye uğramasına neden olabilmektedir. 

8 Temmuz 2024 Pazartesi

Syriza'nın neoliberalizme yenilmesi ve marksist olmayan Yunan marksistleri

Yunanistan’da 2009 yılında ortaya çıkan ekonomik kriz 1929 bunalımı ile karşılaştırılabilecek büyüklükte yıkıcı etkilere yol açmıştı. Krizi sürecinde kişi başına reel gelirde 2007-2013 yılları arasında, her yıl bir yıl içinde yüzde 26’lık düşüş olduğu hesaplandı. (1) Bu ölçüdeki krize karşın Yunanistan’da iktidarın sınıfsal yapısının değiştirilmesine yönelik politikalar ortaya çıkmadı. Bu yazıda Yunanistan’da yıkıcı etkileri görülen neoliberal politikalardan çıkışın olanaklı olmamasının nedeni incelenmeye çalışılacaktır. 

Kriz sürecinin yönetimi sırasında Troyka, yani 2010 sonrasında Yunanistan’ın borç krizini alacaklılar için yöneten ve IMF, Avrupa Birliği (AB) ile Avrupa Merkez Bankası’ndan (AMB’den) oluşan üçlünün tutumu belirleyici oldu. Troyka müzakereler sırasında ödünsüz ve Syriza’yı köşeye sıkıştırmaya kararlı bir tutum takındı. Bu aşamada Syriza ittifakı içindeki sol platformun ülke borçlarının ödenmesini reddedilmesini ve euro bölgesinden çıkılarak drahmiye geçilmesini savunmaya başladığı görüldü. “Troyka’nın Yunanistan’a önerdiği anlaşmayı kabul ediyor musunuz?” sorusunun sorulduğu temmuz 2015’de yapılan referandumunda yüzde 61’i aşkın “Hayır“ oyu çıktı. Buna karşın Syriza lideri Aleksis Çipras, referandumdan iki hafta sonra halkın reddettiği anlaşmayı Syriza Merkez Komitesi’ne danışmadan imzaladı. Syriza, AB’nin oligarşik bir emperyalist blok olduğu tezini kabul etmedi; emekçi ve halk kitlelerinin sınıfsal bir alternatif oluşturabilme kapasitesi olduğuna inanç göstermedi.  

O dönem Syriza’ya danışmanlık yapan Sam Gindin ve Leo Panitch gibi sosyalist aydınlara göre, “sosyalist bir perspektif açısından er veya geç avro’dan çıkış gerekli olsa da bunun sonuçlarıyla baş etmeyi olanaklı kılan daha derin bir hazırlık yapılmadığı için henüz bunun zamanı gelmemişti. Peki sosyalist bir perspektif için gerekli olmasına ve bunun için gerekli halk desteği sağlanmış olmasına rağmen eurodan çıkışın sonuçlarıyla baş etmeyi olanaklı kılan derin hazırlığın yapılamamasının nedeni neydi?: Bunun nedeni Syriza’da bir araya gelen sosyalist grupların ideolojik olarak ulusal ekonominin yeniden inşası fikrine hazırlıklı olmamasıydı.

Kriz yönetimi sürecinde Yunanistan’da Komünist Parti (KKE) ve Troçkist akımlar AB’den ve NATO’dan çıkışı, dış borcun reddedilmesini ve ülke içinde büyük sermayenin tahakkümüne son vermeyi hedefleyen “maksimalist” bir programı savundular. Ancak bu tarz bir programın savunan tarafların bulunması Syriza’nın Troyka’ya teslim olmasını ve daha öncekileri aratmayan yeni bir kemer sıkma programının uygulanmasını önleyemedi. Çünkü Syriza ve onu destekleyen sosyalist/komünist grupların savunduğu politika Yunanistan’da sınıfların marksist analizi temeline dayalı değildi. Syriza’nın ve Avrupa solunun yaşadığı ideolojik kafa karışıklığının arka planında 1926 yılında  Mao Zedung’un Marksizme önemli bir katkısı olarak gündeme gelen sınıf analizi yönetimini dikkate almamaları önemli rol oynadı.

Çin ve Yunan toplumlarında sınıfları tahlili

Mao Zedung 1926 yılında yaptığı Çin toplumunda sınıfların tahlili başlıklı değerlendirmesinde, varlığı ve gelişmesi emperyalizme bağlı olan ve uluslararası burjuvazinin bir parçası olan komprador sınıflarla diğer toplumsal sınıflar arasında ayrıma gidilmişti. Mao Zedung’a göre büyük toprak ağası sınıfı ve özellikle büyük komprador sınıfı her zaman emperyalizmin safında, karşı devrimden yana yer almıştı. Proletarya ve yarı-proletaryanın sınıfsal çıkarı ise devrimden yanaydı. Mao Zedung küçük mülk sahibi sınıfın farklı kanatlarının özellikle sınıf savaşımının şiddetlendiği koşullarda devrime destek olabileceklerini belirtmekteydi. Mao Zedung’un sınıf tahlilinin ayırıcı özelliğini ise orta burjuvazinin (milli burjuvazi) sınıfsal analizi oluşturdu. Mao Zedung’a göre Çin’de şehirlerde ve köylük bölgelerde kapitalist üretim ilişkilerini temsil eden ve emperyalistlerin baskısı karşısında devrimci dönüşüme gerek olduğunu düşünen, ancak prolataryanın önderliğinde gerçekleşecek bir devrimin kendi sınıfsal varlığını tehdit edeceğini düşünen orta burjuvazi çıkmazdaydı. Mao Zedung’a göre bu sınıfın bir bölümünün sola dönerek devrime katılması beklenirken, diğer bölümünün sağa dönerek karşı devrime katılmasıyla birlikte sınıf yapısının hızla parçalanması kaçınılmazdı.

Mao Zedung, Çin’de devrimin önder gücünün sanayi proletaryası olduğunu, en yakın dostlarının yarı proletarya ile küçük burjuvazi olduğunu belirtmekteydi. Devrimin düşmanları ise komprador sınıf, büyük toprak ağası sınıfı ile onlara bağlı aydınların gerici kesimiydi. Mao Zedung’a göre yalpalayan orta burjuvazinin sağ kanadı devrimin düşmanı rolünü üstlenebilecekken, bu sınıfın sol kanadı ise devrimin dostları arasındaki yerini alabilirdi. 

Yunanistan’da kriz sürecinde euro bölgesinden çıkılamamasının, drahmiye dönülmemesinin ve uluslararası burjuvazinin kemer sıkma politikasına alternatif ekonomi politikasının yaşama geçirilmemesinin nedenini Mao Zedung’un ortaya koyduğu sınıf analizi yaklaşımının gereklerine uygun politikanın izlenmemesi oluşturdu. Bu doğrultuda orta burjuvazinin sol kesimini içine alacak şekilde birleşik cephenin genişletilmesi, borçların ödenmesinin reddedilmesi, euro bölgesinden çıkılması ve ulusal ekonominin yeniden inşası gündeme getirilmedi. Syriza’nın sol kanadı, troçkist gruplar ve Yunan Komünist Partisi’nin savunduğu maksimalist politika ile Syriza’nın sağ kanadının savunduğu reformist politikanın dışında bir seçenek üretilemedi. Troyka’nın ödünsüz tavrını sürdürmesi ve baskıyı yoğunlaştırması sonrasında çıkış yolu bulamayan Syriza lideri Çipras, neoliberal politikalara teslim bayrağını çekmek zorunda kaldı. 

Troyka’nın dayattığı neoliberal politikalara teslim olunmasının nedeni, sosyalist/komünist parti ve grupların Mao Zedung’un geliştirdiği çağdaş sınıf analizi yaklaşımını benimsememeleridir

Yunanistan’da 2009 yılında başlayan ve 2015 yılında üçüncü momerandumunun imzalanmasıyla Troyka’nın dayattığı kemer sıkma politikasının kabul edilmesiyle sonuçlanan politik yenilginin nedeni, sosyalist/komünist parti ve grupların Mao Zedung’un geliştirdiği çağdaş sınıf analizi yaklaşımını benimsememeleri ve kriz sürecinde devrime kazanılabilecek sınıfsal yapıların tümünü kapsayacak ittifak siyasetini ortaya koymaktan kaçınmalarıdır. Orta burjuvazinin, bölünme yoluyla devrime ve karşı devrime yönelecek alt sınıfsal yapılardan oluştuğunun kabul edilmemesi ve ulusal ekonomiyi yeniden inşa etmeye yönelik politikanın bulunmaması, Syriza’nın neoliberalizme teslim olmasına yol açtı. Yenilginin ve neoliberalizme teslim oluşun nedeni, Mao Zedung’un sınıf analizine yabancılaşmış, orta burjuvazinin sol kanadı ile sağ kanadı arasında ayrım gözetmeyen, ulusal ekonominin yeniden inşası yaklaşımına mesafeli sosyalist/komünist grupların ideolojik tutumu olmuştur.

Kaynaklar: 

  1. Ahmet Atakişi, Oumou Mechmet. Syriza hükümetinin Yunanistan krizine karşı almış olduğu önlemler. Nişantaşı Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi 6 (1) 2018.

  2. Korkut Boratav. Solda Syriza tartışmaları. 25.09.2015. https://bes.org.tr/ 

  3. Mao Zedung. Çin toplumunda sınıfların tahlili. Seçme eserler 1. Eriş yayınları, 2005, s:9-18.

5 Temmuz 2024 Cuma

Üç dünya teorisi Maocu muydu?

1970’li yıllarda gündeme gelmiş olan Üç Dünya Teorisi Marksist literatür içinde tartışmalı başlıklardan birini oluşturmuştur.

Bu teoriyi Marksizmin Mao Zedung tarafından temsil edilen akımının savunduğu bir teori olarak ele alanlar bulunuyor olsa da çeşitli yerlerde teorinin Mao Zedung’a atfedilmesi ile ilgili soru işaretleri dile getirilmiştir. (1) (2) (3) Bu yönüyle üç dünya teorisinin Mao Zedung’a ait olup, olmadığı konusunun tartışmalı olduğu söylenebilir. Bu yazıda üç dünya teorisinin kapsamı, Mao Zedumg düşüncesinin bir unsuru olup, olmadığı konusunu değerlendirmeye çalışacağız. 



Üç dünya teorisine göre birinci dünyayı emperyalist ABD ile sosyal-emperyalist SSCB, ikinci dünya Avrupa ülkeleri, Kanada, Japonya, Avustralya gibi ülkeler oluşturur. Üçüncü dünya ülkleri ise Japonya dışındaki Asya ülkeleri, Afrika ülkeleri ve Güney Amerika ülkelerinin arasında yer aldığı dünya nüfusunun çoğunluğunu oluşturan ülkeler oluşturmaktadır.  

Üç dünya teorisinin müellifi Deng Siopeng

Üç dünya teorisi uluslararası alanda ilk kez 1974 yılında Deng Siopeng tarafından Birleşmiş Milletler Konferansı’nda dile getirilmiştir. Bu teorinin Mao Zedung’la ilişkilendirilmesi ise Çin’de yayınlanan Halkın Günlüğü gazetesi Renmin Ribao’nun yaptığı bir aktarıma dayandırılmıştır. Ribao’nun bu yazısına göre Mao Zedung, 1974 Şubat’ında üçüncü dünya ülkelerinden birinin lideriyle yaptığı bir konuşmada şöyle demiştir: “Bana göre SSCB ve ABD birinci dünyayı oluşturuyor. Japonya, Kanada ve Avrupa ikinci dünyayı oluşturuyor. Biz üçüncü dünyayız. Japonya dışındaki Asya ülkeleri üçüncü dünyaya aittir. Bütün Afrika ülkeleri ve Latin Amerika ülkeleri üçüncü dünyaya aittir. (4) Bu aktarımda Mao Zedung’un bir sohbet sırasında söylediği sözlere atıfta bulunulmakla beraber konuşmanın ayrıntılarına yer verilmediği görülmektedir. Söz konusu ifadelerin resmi açıklama niteliği taşımadığı dikkate alınacak olursa üç dünya teorisinin Mao Zedung’un yaklaşımına ilişkin olduğu iddiasının yeterli desteğe sahip bulunmadığı söylenebilir. 

 

Bob Avakian, Mao’nun ülkeleri genel olarak gruplamak için “üç dünya” üzerine çeşitli açıklamalar yaptığını, ancak Mao öldükten sonra bu konunun uluslararası proletarya açısından büyük bir stratejik teori ve çizgi olarak yapılandırıldığını belirtmektedir. Avakian’a göre 1975’te düzenlenen Anayasa’da, yani Mao ve Dörtler yönetimdeyken, Çin’in uluslararası arenada konumunun proleter enternasyonalizm ve ezilen ve baskı altındaki ulus ve halkların mücadelesine destek olduğu yer almaktaydı ve “Üç Dünyaya” yönelik bir ibare yer almamaktaydı. Mao öldükten ve Dörtlerin resmin dışına çıkarılmasının sonra ise Çin’in Anayasası’nda, “Üç Dünya” proleter enternasyonalizmin ve dünyadaki diğerleriyle ilişkilerin temeli olarak kabul edilmişti. (5)


Üçüncü dünya ülkesi kavramının ilk olarak 1970’li yıllarda ortaya çıkmış bir kavram olmadığı bilinmektedir. 18‐24 Nisan 1955 tarihinde Endonezya’nın Bandung şehrinde 29 ülke  temsilcisinin  katıldığı  resmi adıyla “Asya‐Afrika  Konferansı” düzenlenmişti.  Bu toplantıya katılan ve SSCB ile ABD’nin başını çektiği blokların içinde yer almayan ülkeler, sonraki dönemde bağlantısızlar ya da üçüncü dünya ülkeleri olarak anılmaya başlanmıştır. (6) Üçüncü dünya ülkesi kavramı uluslararası ilişkiler literatüründe 1950’li yıllardan sonra yer almaya başlamasına karşın Mao Zedung’un, Çin Komünist Partisi’nin yayın organlarında ya da resmi toplantılarda kayıt altına alınan konuşmalarında bu kavrama yer verilmediği görülmektedir. Tersine Mao Zedung 1957 yılında eyalet, merkeze bağlı şehir ve özerk bölge parti komitesi sekreterleri konferansında yaptığı konuşmada ülkelerinden, yani Çin Halk Cumhuriyeti’nden başka hiçbir ülkeye önderlik etmeye niyetlerinin olmadığını belirtmekteydi. (7)

Üç dünya teorisini 1974 yılında Birleşmiş Milletler Konfreransı’nda dile getiren Deng Siopeng, kültür devrimi sırasında Mao Zedung’un ve onu destekleyen partililer ile kitlelerin hedef aldığı üst düzey ÇKP yöneticilerinden biriydi


Üç dünya teorisini 1974 yılında Birleşmiş Milletler Konfreransı’nda dile getiren Deng Siopeng, kültür devrimi sırasında Mao Zedung’un ve onu destekleyen partililer ile kitlelerin hedef aldığı üst düzey ÇKP yöneticilerinden biriydi. Kültür devriminin Deng Siopeng ve Liu Şaoçi çizgisine karşı gerçekleştirildiği, yaşanan alt üst oluş ile ÇKP içindeki etkisi sınırlanan üst düzey yetkililer arasında Deng Siopeng ön sıralarda yer aldığı ve o dönem Deng Siopeng’in Mao Zedung tarafından kapitalist yolcu olarak tanımlandığı bilinmektedir. Bu bulgular özellikle 1970’li yıllardan sonra Marksizm içi tartışmaların içinin giderek boşaltıldığını, dayanağı olmayan yorum ve görüşlerin marksist çevrelerde kabul görmeye başlandığını ve Marksizmin bizzat kendisini marksist olarak tanıtan kişiler tarafından bilim olmaktan çıkarılarak yozlaştırıldığını göstermektedir. 


Kaynaklar: 

  1. What is the theory of the three worlds? https://www.marxists.org/history/erol/uk.hightide/3-worlds.pdf 

  2. Chairman Mao’s (or Deng Xiaoping’s) Theory of the Three Worlds is a Major Deviation from Marxism-Leninism. https://www.marxists.org/history/erol/ncm-5/lom-3.htm

  3. Chairman Mao’s (or Deng Xiaoping’s) Theory of the Three Worlds is a Major Deviation from Marxism-Leninism. https://www.marxists.org/history/erol/ncm-5/lom-3.htm

  4. Chairman Mao’s Theory of the Differentiation of the Three Worlds is a Major Contribution to Marxism-Leninism. https://www.marxists.org/history/erol/ncm-5/theory-3-worlds/section1.htm

  5. Bob Avakian – Çin’deki Yenilgi, s. 110 aktaran: Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin Tarihsel Önemi Üzerine. https://yenikomunizm.com/buyuk-proleter-kultur-devriminin-tarihsel-onemi-uzerine/?pdf=3047

  6. Faruk Sönmezoğlu. Bağlantısız üçüncü dünyadan devre ülkelerine. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/5282

  7. Mao Zedung. Eyalet, merkeze bağlı şehir ve özerk bölge parti komitesi sekreterleri konferansında konuşmalar. Seçme Eserler Cilt V. 1993


13 Haziran 2024 Perşembe

Yirmibirinci yüzyılda işçi sınıfı kendinde sınıf mı, kendisi için sınıf mı?

İkinci Dünya Savaşı sonrasında kapitalist birikimin sürecinde görece istikrarlı bir dönemin ortaya çıktığı görülmektedir. 

2 Haziran 2024 Pazar

Enver Hoca Marksist miydi?

Arnavutluk Emek Partisi lideri ve Arnavutluk Devlet Başkanı olarak bir dönem siyasi mücadele sahnesinde yer almış olan Enver Hoca, Mao Zedung’un görüşlerine karşı eleştirel bir tutum geliştirmiştir.