Sayfalar

15 Kasım 2023 Çarşamba

Yüzüncü Yılında Tek Ülkede Sosyalizm Tartışması

 

Sovyetler Birliği’nde 1920’li yıllarda ortaya çıkan tek ülkede sosyalizmin tartışması Marksizm’in Stalin ve Troçki tarafından temsil edilen çizgileri arasındaki farklılaşmanın derinleşmesine ve Bolşevik Partisi’nde bölünmesine yol açmıştır.

Söz konusu tartışmada Stalin değişen koşullarda proletaryanın tek tek ülkelerde zaferinin yalnız olanaklı değil, hatta zorunlu olduğunu belirtmekteydi. Troçki ise sosyalist devrimin özünde enternasyonalist karakterde olduğunu ve diğer ülkelerde işçi sınıfının iktidara gelmediği koşullarda tek bir ülkede sosyalizmin zafer kazanamayacağını savunmaktaydı. Ancak sadece Stalin ve Troçki’ye referansla yürütülecek tartışma tek ülkede sosyalizm sorununun bütün yönleriyle ele alınması açısından yeterli olmayabilir.

Stalin ve Troçki’nin görüşleri

Stalin, tek ülkede sosyalizm konusunda savunduğu görüşün dayanaklarını emperyalizm koşulları içinde çeşitli kapitalist ülkelerin birbirine eşit olmayan sıçramalı gelişmesi; emperyalizmin bağrında kaçınılmaz savaşlara neden olan felaketli çelişkilerin gelişmesi ve bütün dünya ülkelerinde devrimci hareketin büyümesi olarak belirtmekteydi. Stalin’e göre iktidarı sağlamlaştırdıktan ve köylülüğe önderlik ettikten sonra, muzaffer ülkenin proletaryası, sosyalist bir toplum kurabilirdi ve kurmalıydı.(1)  

Stalin’e göre iktidarı sağlamlaştırdıktan ve köylülüğe önderlik ettikten sonra, muzaffer ülkenin proletaryası, sosyalist bir toplum kurabilirdi

Bununla birlikte bir tek ülkede burjuvazinin iktidarı yerine proletarya iktidarının kurulması Stalin'e göre henüz sosyalizmin tam zaferi olarak kabul edilemezdi. Stalin’e göre proletaryanın yalnız kendi ülkesinin güçleri ile kurduğu sosyalizmin, dışarıdan müdahale tehlikesine ve bunun sonucu olarak kapitalizmin yeniden diriltilmesi tehlikesine karşı tam güvenlik içinde olduğu söylenemezdi. Stalin bu güvenliğin sağlanabilmesi için devrimin hiç değilse birkaç ülkede başarıya ulaşması gerektiğini belirtiyordu. Bu yönüyle Stalin’e göre muzaffer ülkenin devrimi, kendisini, kendi kendine yeter bir varlık olarak değil, bir yardımcı, öbür ülkelerde proletaryanın zaferini hızlandırmaya yarayan bir araç olarak kabul etmelidir. 

Stalin'in tek ülkede sosyalizm konusundaki görüşlerine katılmayan Troçki’ye göre ise "köylülükle birleşme, bizzat Sovyet iktidarının varoluşu için gereklidir; ama bu, sosyalist toplumun ekonomik temelini oluşturacak yegâne şey olan uluslararası devrimin yerini alamaz." (2) Troçki Bolşevik Partisi’nin daha doğduğu günden itibaren devrimci sosyalizmin partisi olmakla birlikte acil tarihsel görevini, zorunlu olarak Çarlığın yıkılmasında ve demokratik bir yapının hayata geçirilmesinde gördüğünü belirtmekteydi. Troçki,  1905’te Bolşevizm ancak demokratik görevlerin yerine getirilmesinden sonra proletarya diktatörlüğü mücadelesine geçme eğiliminde olduğunu, 1917’de ise proletarya diktatörlüğünün, demokratik görevlerin yerine getirilememesinden doğduğu görüşündeydi. Troçki, Lenin'in 1920 yılında bir Tarım Komünleri kongresinde “Şu anda sosyalist bir düzene geçemeyiz. İnşallah çocuklarımızın ya da belki de torunlarımızın zamanında, bu kurulacaktır.” dediğini aktarmaktaydı. Troçki’ye göre 1917 yılında Rusya'da iktidara gelen Bolşeviklerin ele aldıkları devrimin asıl özünün tarım sorununa demokratik bir çözüm bulmaktı ve sosyalist devrim konusu, yeterince uzak ya da en azından belirsiz bir geleceğe itilmiş durumdaydı. (2) 

Troçki’ye göre Bolşevik Parti'nin önde gelenlerinin tamamı işçi devletinin Batıda emperyalizmi devirmeden ayakta kalamayacağını düşünmekteydi

Troçki’ye göre o dönemde Bolşevik Partisi içindeki herkes üç temel önerme üzerinde hem fikirdi. Buna göre Bolşevik Partisi'nin önde gelenlerinin tamamı işçi devletinin Batıda emperyalizmi devirmeden ayakta kalamayacağını, Rusya’da koşulların sosyalizm için henüz olgunlaşmamış olduğunu ve sosyalist devrim sorununun özünde uluslararası olduğunu düşünmekteydi. (agy) Tek ülkede sosyalizm tartışmasında Stalin ile Troçki'nin savunduğu görüşlerin birbirinden ciddi farklılıklarının yanı sıra bazı açılardan ortak noktalarının da var olduğu dikkat çekmektedir. Her ikisi de işçi sınıfının tek bir ülkede iktidara geldikten sonra kesin zafere ulaşılabilmesi için öbür ülkelerde işçi sınıfı iktidarı kurulmasının gerekli olduğunu belirtmiştir. Troçki tek bir ülkede kurulacak işçi sınıfı iktidarının sosyalist ekonominin örgütlenmesi için yeterli olamayacağını savunurken, Stalin tek bir ülkedeki işçi sınıfı iktidarı aracılığıyla sosyalizmin inşasına girişilebileceğini ancak tek bir ülkeyle sınırlı işçi sınıfı iktidarının dış tehditlere karşı güvenliğinin risk altında olacağını savunmuştur. Bununla birlikte sadece Stalin ve Troçki’ye referansla yürütülecek tartışma tek ülkede sosyalizm sorununun bütün yönleriyle ele alınması açısından yeterli olmayabilir. Tek ülkede sosyalizm tartışmasının önemli bir özelliğini, tartışan tarafların görüşlerini Lenin'den yapılan alıntılara dayandırma çabasında olmalarıdır. 

Lenin’in görüşü

Lenin’e göre Avrupa'da devrime başlamak kıyaslanamayacak derecede zor, Rusya'da başlamanın kıyaslanamayacak derecede kolay olmakla beraber, devrimi Rusya'da sürdürmek Avrupa'ya göre çok daha zordu. (3) Lenin Ekim Devrimi'nden bir kaç ay sonra yaptığı bir değerlendirmede "elbette, sosyalizmin tek ülkede nihai zaferi olanaksızdır" demekteydi. (4) 1918 yılında VII. Parti Kongresi'nde Savaş ve Barış üzerine rapor üzerine  yaptığı konuşmada Lenin, "Avrupa'da devrim hemen yarın başlayabilecek olmasına rağmen henüz başlamadığı için kaçınılmaz olan olağanüstü zorluklara, olağanüstü yenilgilere hazır olmaları gerektiğini belirtmekteydi. (5) Lenin aynı konuşmasında "Bolşevik parti olarak biz tek başımıza bu işe giriştiysek, bunu devrimin tüm ülkelerde olgunlaşmakta olduğuna, katlanacakları bütün zorluklara rağmen uluslararası sosyalist devrimin sonunda -hemen başlangıçta değil- patlak vereceğine inançla" yaptıklarını belirtmekteydi. 

Lenin Rusya'daki devrim sürecinin ancak dünya devrimi ile ilişkili olarak ele alınabileceği görüşünü 1919 yılında da korumuştur. Lenin 1919 yılında Rusya Komünist Partisi Merkez Komitesi'nin VIII. Parti Kongresi'ne sunduğu raporda sadece bir devlette değil, bir devletler sisteminde yaşadıklarını uzun vadede emperyalist devletlerin yanı sıra Sovyet Cumhuriyetinin varlığını düşünülemeyecek bir şey olduğunu belirtmiştir. 1919 yılında Tüm Rusya Kongresi'nde sunduğu raporda ise Lenin şöyle demekteydi: "Gerek Ekim Devrimi öncesinde gerekse sırasında hep, kendimizi sadece uluslararası proleter ordunun bir birliği, hem de hem de gelişimi ve hazırlık derecesi sayesinde değil, bilakis Rusya'nın olağanüstü koşullarının bir sonucu olarak ilk sıraya yükselmiş olan bir birliği olarak gördüğümüzü ve görebileceğimizi, bu yüzden sosyalist devrimin zaferinin ancak, en azından birkaç ileri ülkede proletaryanın zaferi haline gelirse nihai zafer olarak görülebileceğini söyledik." (6) Benzer şekilde 1920 yılında Halk Komiserleri Konseyi'nin faaliyeti üzerine VIII. Tüm Rusya Sovyet Kongresi'ne sunduğu raporda da Lenin, Sovyet Cumhuriyetlerinin tüm kapitalist dünyanın tecrit olunmuş kenar bölgesi olduğu sürece, tam ekonomik bağımsızlığı ve şu ya da bu tehlikenin ortadan kalkmasını düşünmenin son derece gülünç bir hayalcilik ve ütopya olacağını belirtmişti. (7) 


Lenin, uluslararası alanda burjuvazinin yenilgiye uğratılması ve onun Sovyet Cumhuriyeti ile işbirliğine zorlanmasının önemine vurgu yapmıştır

Eğer dönemin koşulları dikkate alınmadan değerlendirilecek olursa Lenin’den yapılabilecek pek çok alıntı, onun Troçki gibi tek ülkede sosyalizmin olanaklı olmadığı görüşünü savunmuş olduğu sonucuna götürebilir. Ancak Lenin’in diğer ülkelerde devrimin gecikmesi durumunda Rusya’daki işçi sınıfı iktidarının devrim mücadelesine devam edemeyeceğini savunduğunu söylemek olanaklı görünmemektedir. Lenin, kapitalizmin gelişmiş olduğu ülkelerin Rusya’da devrim sürecinin başarısına yönelik katkılarının özellikle teknolojik destek açısından değerli bulmaktaydı. Bu açıdan Lenin’in diğer ülkelerde devrimin gecikmesi durumunda kapitalizmin görece geri bir aşamasında bulunan Rusya’da sosyalizmin inşası için gereken ileri teknolojinin nasıl sağlanacağı konusunu incelediği görülmektedir. 1919 yılında Rusya Komünist Partisi VIII. Kongresi'nde kırda çalışma üzerine sunduğu raporunda Lenin, orta köylülüğün proletaryadan yana olması için tarımda ileri teknoloji ile yüksek üretkenliğin orta köylülüğün hizmetine sunulması gerektiğini belirtmişti. Bu değerlendirmesinde Lenin, uluslararası alanda burjuvazinin yenilgiye uğratılması ve onun Sovyet Cumhuriyeti ile işbirliğine zorlanmasının önemine vurgu yapmaktaydı. Üretkenlik artışı için uluslararası alandan teknoloji konusunda destek sağlanamaması durumunda ne yapılacağı konusunda ise Lenin’in ulusal ekonominin gelişimi için üretkenlik artışını kendilerinin sağlaması gerekeceğini belirttiği görülmektedir. (8) Lenin, bu değerlendirmesinde üretkenlik artışı için gerekli teknolojinin kapitalizmin ilerlemiş olduğu ülkelerden sağlanmasına önem verdiği, bunun kapitalist ülkelerde işçi sınıfının iktidara gelmesi ya da iktidar değişimi olmaksızın burjuvazinin o yönde davranmaya zorlanması ile de olanaklı olabileceğine işaret ettiği görülmektedir. Lenin’in bu değerlendirmesinde devrimin başarısı için kendi olanaklarıyla teknolojik gelişim ve üretkenlik artışını sağlama çabalarından söz etmesi önemlidir.  

Lenin’in uluslararası alanda burjuvazinin yenilgiye uğratılması ve Sovyet Cumhuriyeti ile işbirliğine zorlanması sağlanamazsa Rusya’da devrimin başarısı için ekonomik alanda, askeri alandakine benzer mucizeler yaratılması gerekeceğini söylemesi dikkat çekicidir. Lenin’in bu yöndeki değerlendirmesine 1920 yılında Tekstil İşçileri Birliği III: Kongresi'nde yaptığı konuşmada yer verilmektedir. Lenin bu konuşmasında yurt dışından pamuk ithal edememeleri ve Türkistan'da üretilen pamuğu taşıyacak doğru dürüst işleyen ulaşım sistemi olmadığı için tekstil sektörünün çöktüğünü belirtmekte ve o koşullarda işçi sınıfı, kadın-erkek her işçi, Kızılordu'nun cephede gerçekleştirdiği mucizelerden çok daha büyük mucizeler gerçekleştirmek zorunda olduğunu söylemekteydi. (9) 


Lenin, diğer ülkelerde devrimin gecikmesi durumunda Rusya’da sosyalizmin kurulmasının daha uzun bir sürece yayılması gerekeceğini belirtmekteydi


1921 yılına gelindiğinde ise Lenin’in diğer ülkelerde devrimin başlamaması durumunda Rusya’da devrimin geleceğine ilişkin daha ayrıntılı değerlendirmeler yaptığı görülmektedir. Rusya Komünist Partisi X. Kongresi'nde sunduğu ayni vergiler üzerine raporunda Lenin’in, Rusya'da sanayi işçilerinin azınlıkta ve küçük çiftçilerin muazzam çoğunlukta olduğunu ve sosyalist devrimin böyle bir ülkede ancak iki koşulla nihai başarı kazanabileceğini belirttiği görülmektedir. Bu koşullardan birincisi, bir ya da birçok ileri ülkede sosyalist devrim tarafından zamanında desteklenmesi iken; diğer koşul da  diktatörlüğünü uygulamakta olan ya da devlet erkini elinde tutan proletarya ile köylü nüfusun çoğunluğu arasında anlaşma olmasıydı. Lenin bu raporunda diğer ülkelerde devrimin gecikmesi durumunda Rusya'da sosyalist devrimi ancak köylülükle bir anlaşmanın kurtarabileceğini belirtmiş ve gelin köylülüğe karşı politikamızı gözden geçirip düzeltelim şeklinde konuşmuştu. 


Lenin, diğer ülkelerde devrimin gecikmesi durumunda Rusya’da sosyalizmin kurulmasının daha uzun bir sürece yayılması gerekeceğini belirtmekteydi. Rusya Komünist Partisi X. Kongresi'ndeki konuşmasında Rusya'nın savaştan çıktığında yedi yıl boyunca dövülmüş ve ancak kol değnekleriyle yürüyebilen bir insana benzer durumda olduğu yönündeki ifadelere katıldığını söyledikten sonra "diğer ülkelerde bir devrim olmadıkça kendimizi bu zor durumdan kurtarmak için onlarca yıla ihtiyacımız olacaktır" değerlendirmesini yapmıştır. Lenin’in tek ülkede sosyalizmin başarısının hangi koşullarda  söz konusu olabileceğine yönelik değerlendirmelerinde Yeni Ekonomi Politikası’na geçişin işaretlerini bulmak olanaklıdır. Sonraki dönemde Yeni Ekonomi Politikası kapsamında sosyalizmin doğrudan inşası çabaları ötelenerek, devlet kapitalizmine ve sonrasında da alım satım ve para dolaşımının devlet tarafından düzenlenmesi şeklindeki geri çekilme hamlelerinin yapılması söz konusu olacaktı. Ayni vergiler üzerine sunduğu raporda Lenin, köylülerin taleplerinin satış özgürlüğü ve ticaret özgürlüğü olduğunu, satış özgürlüğü ve ticaret özgürlüğünün ise kapitalizme geri dönüş anlamına geldiğini belirtmekte, “proletaryanın siyasi iktidarının köklerini sarsmadan bir dereceye kadar küçük çiftçiler için ticaret özgürlüğü, kapitalizm özgürlüğü yeniden kurulabilir mi? Bu yapılabilir mi?” diye sormaktaydı. Bu sorunun yanıtı olarak ise  "yapılabilir, çünkü önemli olan ölçüdür" demişti. (10) Lenin’in ayni vergiler üzerine sunduğu rapordaki değerlendirmelerinde diğer ülkelerde devrimin gerçekleşmemesi durumunda sosyalizmin doğrudan inşası çabaları yerine demokratik devrim mevzilerine geçici geri çekilmenin ve kendi olanaklarıyla sosyalizmin kuruluşu için uzun süreli mücadele sürecini öngörmüş olduğu görülmektedir. Bu yönüyle kapitalizmin gelişmişlik düzeyinin görece geri olduğu ülkelerde devrim sürecini yeni demokratik devrim olarak kavramsallaştıran Mao Zedung’un tek ülkede sosyalizm tartışmalarına yaklaşımı önem kazanmaktadır.     

Mao Zedung’un görüşü

Sovyetleri Birliği’nde 1920’li yıllarda yapılan tek ülkeden sosyalizm tartışmasının benzeri sonraki dönemde Çin’de de gündeme gelmişti. Çin’de devrimin tek ülkede başarılı olması konusu 1940’lı yıllarda demokratik devrim açısından, 1950’li yıllarda ise sosyalist devrim açısından tartışılmıştır. Mao Zedung 1940 yılında yazdığı Yeni Demokrasi üzerine isimli makalesinde Çin’in emperyalizme karşı bağımsızlığını koruyabilmesi için Sovyetler Birliği’nin yan sıra Japonya, İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri, Fransa, Almanya, İtalya ve diğer ülkelerdeki proletaryanın kapitalizme karşı mücadele ederek yaptıkları yardımın gerekli olduğunu belirtmişti. Mao Zedung bu değerlendirmesinde Çin Devrimi’nin zafer kazanmasının, bütün bu ülkelerden bir kaçında devrimin zafer kazanmasına bağlı olduğunun söylenemeyeceğini, ancak o ülkelerdeki proletaryanın gücünü kendi güçlerine katmaksızın zafer kazanamayacaklarının da açık olduğunu belirtmekteydi. (11) Bu yönüyle Mao Zedung’un Lenin’in değerlendirmelerine benzer şekilde devrimin Çin’de başarılı olması için diğer ülkelerdeki işçi sınıfının desteğini önemsediği ancak bu desteğin mutlaka o ülkelerde işçi sınıfı iktidarının kurulmasına bağlamadığı görülmektedir. Mao Zedung’un diğer ülkelerdeki işçi sınıfının Çin devrimine desteğinin önemini, Çin henüz demokratik devrim aşamasındayken dile getirdiği görülmektedir. 


Mao Zedung’a göre Çin Devrimi’nin zafer kazanmasının, diğer ülkelerden bir kaçında devrimin zafer kazanmasına bağlı olduğu söylenemezdi


Çin’de diğer ülkelerin işçi sınıfının desteğinin gerekliliği ile ilgili tartışma 1950’li yıllarda sosyalist devrim sürecinde de gündeme gelmiştir. Mao Zedung 1950’li yıllarda Çin Komünist Partisi içinde devrimdeki ve inşadaki çalışmalarının doğru olup, olmadığı; sosyalist yolun tutulup, tutulmamasının gerektiği; Komünist Partisi’nin önderliğinin, proletarya diktatörlüğünün ve demokratik merkeziyetçiliğin gerekli olup, olmadığı vb. konuların ele alındığını ve tartışmanın başarıya ulaşmasının sosyalist dönüşüm ve sosyalist inşanın hız kazanması için önemli olduğunu belirtmekteydi. (12) Bu kapsamda 1955 yılında yaptığı bir değerlendirmede Mao Zedung, Lenin’in Rusya ile ilgili yaptığı değerlendirmeye benzer şekilde karmaşık koşulları ve geçmişte çok geri bir ekonomiye sahip olan Çin gibi bir ülkede sosyalist toplumu inşa etmenin kolay olmadığını belirtmekteydi. Mao Zedung’a göre bu koşullarda son derece sanayileşmiş bir sosyalist ülke inşa edebilmeleri için on yıllar boyunca zorlu bir şekilde çalışmaları gerekmekteydi ki, bu da Lenin’in Rusya için yaptığı değerlendirmeye benzemekteydi. Bu zorlukların üstesinden gelebilmek için halk içindeki ilişkileri ve farklı milliyetler arasındaki ilişkileri iyi bir şekilde ele almaları gerektiğini belirten Mao Zedung, aynı zamanda Sovyetler Birliği ve halk demokrasileriyle sıkı işbirliği geliştirmede başarılı olmaları ve kapitalist dünyadaki bütün barışsever ülkeler ve halklarla işbirliğini geliştirmeleri gerektiğini belirtmekteydi. (13)  

Zorunlu uygunluk yasası

Tek ülkede sosyalizm tartışmaları ile gündeme gelen çelişik durum kapitalist gelişmenin geri bir aşamasında bulunan Rusya'da ortaya çıkan genç işçi sınıfı iktidarının üretim araçlarının geliştirilmesi ile bu araçların kamulaştırılması zorlu hedeflerinin her ikisini birden önüne koymak durumunda kalmasından kaynaklanmıştır. Stalin'e göre sovyet iktidarının özel rolü iki olgu ile açıklanabilirdi. Birincisi eski devrimlerde olduğu gibi, bir sömürü biçimi yerine başka bir sömürü biçimini koymak değil her sömürüyü tasfiye etmek görevindeydi; ikinci olarak da ülkede sosyalist ekonominin hazır filizleri olmadığı için ekonominin yeni sosyalist biçimlerini, denilebilir ki, çıplak bir alan üzerinde yaratmak zorundaydı. (14) Stalin, bu iki zorlu konudaki hedeflere sırayla ulaşmak yerine bir arada ele alınarak ilerleme sağlanabileceğini öne sürmüştür.  Stalin, kapitalist gelişimin geri bir aşamasında olan bir ülkede üretim araçlarının geliştirilebilmesinin, üretim araçlarının kamusal mülkiyeti aracılığı ile olanaklı olacağı görüşünü savunmuştur. Stalin’in bunu üretim ilişkileri ile üretici güçlerin niteliği arasındaki zorunlu uygunluk yasası olarak tanımladığı görülmektedir. Üretici güçlerin gelişmesindeki gerilik sorununun çözümünün, ancak üretim araçlarının kamulaştırılmasıyla sağlanabileceği şeklindeki bu yaklaşım, tek ülkede sosyalizm mücadelesinin gerekli olduğu tezini destekler niteliktedir.  

Troçki tarafından savunulan görüşler 1920’li yıllarda Sovyetler Birliği’nde izlenen politikalar üzerinde bazı etkilere yol açmıştır

Tek ülkede sosyalizm tartışmaları sırasında Troçki tarafından savunulan görüşlerin Sovyetler Birliği’nde izlenen politikalar üzerinde bazı etkilere yol açmış olduğu söylenebilir. Bu kapsamda 1920’li yılların sonlarında kollektifleştirme ve hızlı sanayileşme politikalarının yaşama geçirilmeye çalışılması dikkat çekicidir. Bu durum Troçki tarafından Stalin'in önderliğinde Sovyetler Birliği yönetiminin, 1928 yılında daha önce ezmiş oldukları sol muhalefetin fikirleriyle sağcıları da yolun kenarında bırakarak sanayileşme ve kollektifleştirme yolunu tuttukları şeklinde yorumlanmıştır. Troçki’ye göre bu durum Ekim Devrimi’nin temel toplumsal kazanımlarının, gereksiz yere sayısız kurbanlar verilmiş olma pahasına kurtarıldığı anlamına gelmekteydi. Troçki, gelişmelerin Bolşevik-Leninist teşhisi tamamen doğruladığı, üretici güçlerin özel mülkiyetin yeniden diriltilmesi yoluyla değil fakat planlı yönetim yoluyla, toplumsallaştırma temelinde sürdürüldüğünü belirtmiştir. 

Rusya'daki genç işçi sınıfı iktidarı üretim araçlarının geliştirilmesi ile bu araçların kamulaştırılması zorlu hedeflerinin her ikisini birden önüne koymuştu

Bolşevik partisi içinde tek ülkede sosyalizm tartışmaları ile belirginleşen ayrışma sonrasında, Troçki’nin Sovyet iktidarının yozlaşmış ve bürokratik yapı özelliği olduğunu iddia etmekle beraber, Sovyetler Birliği’ndeki iktidarı işçi sınıfı iktidarı olarak nitelendirmeyi sürdürdüğü görülmektedir. Bu yönüyle geri kalmış bir ülkede sosyalizmin kurulması açısından olmasa bile işçi sınıfının öncülüğünde demokratik yönetim modelinin inşa edilmesi, toplumsallaştırma temelinde üretim araçlarının geliştirilmesi ve sosyalist ekonominin örgütlenmesine yönelme açısından Sovyetler Birliği'ndeki işçi sınıfı iktidarı sürecinin önemli bir deneyim olduğu değerlendirilmektedir.  

Değerlendirme

Tek ülkede sosyalizm tartışmaları kapsamında kapitalizmin gelişmiş olduğu ülkelerden bir kaçında devrim gerçekleşmediği sürece kapitalizmin geri olduğu bir ülkede sosyalizmin zafer kazanıp, kazanamayacağı sorusuna Troçki’nin yanıtı olumsuzdu. Bu konuda Lenin, Stalin ve Mao Zedung’un yaklaşımı ise diğer ülkelerde işçi sınıfı iktidarının kurulamamasının, işçi sınıfının iktidara geldiği ülkenin koşullarını zorlaştıracağını ancak devrimin başarısının tek başına diğer ülkelerdeki durum tarafından tayin edilmeyeceği şeklindedir. Marksizmin önde gelen temsilcilerinin sosyalizmin tek ülkedeki başarısını belirli koşullara bağlı gelişen zorlu bir süreç olarak değerlendirdiği görülmektedir. Diğer ülkelerde işçi sınıfı iktidarının kurulmasının gecikmesi, devrimin ilk olarak gerçekleştiği ülkelerde sosyalist inşanın uzun vadeli bir süreç olarak görülmeye başlanmasına yol açmıştır. Bu süreçte Rusya’da yeni ekonomi politikası yoluyla sosyalizmin doğrudan inşasından demokratik devrime doğru geçici geri çekilmenin gerekli görülmesi söz konusudur. Sonraki dönemde ise Mao Zedung tarafından geliştirilen Yeni Demokratik Devrim kavramı ile devrimin tek ülkedeki başarısı açısından tayin edici olanın ülke içindeki mücadele olduğu, diğer ülkelerin işçi sınıfı ile dayanışmanın da buna destek olacağı kabul edilmiştir.  

Sadece Stalin ve Troçki’ye referansla yürütülecek tartışma tek ülkede sosyalizm sorununun bütün yönleriyle ele alınması açısından yeterli olmayabilir


Rusya’da tek ülkede sosyalizm tartışmasının öncesinde Lenin’in ve sonraki dönemde Mao Zedung’un yaklaşımı Bolşevik Partisi’nde bölünmeyle sonuçlanan sürecin değerlendirilmesi açısından önemlidir. Gerek Lenin’in, gerekse Mao Zedung’un değerlendirmelerinde diğer ülkelerde işçi sınıfı iktidarı kuruluncaya kadar, kapitalist ülkelerdeki işçi sınıfı ile dayanışma içinde olmanın önemine vurgu yapıldığı görülmektedir. Konuyla ilgili olarak Lenin ve Mao Zedung tarafından yapılan tartışmalarda diğer ülkelerde işçi sınıfının iktidara gelmesinin gecikmesinin, tek bir ülkede sosyalizmin kuruluşunu olanaksız kılacağını sonucuna ulaşılmadığı görülmektedir. Gerek Lenin ve gerekse de Mao Zedung tarafından yapılan değerlendirmede, diğer ülkelerde işçi sınıfının iktidara gelmesinin gecikmesinin, tek bir ülkedeki devrimin başarısı için yürütülecek mücadelenin daha zorlu ve uzun bir sürece dönüşmesi söz konusudur. Tek ülkede sosyalizm tartışmasını, bu tartışmanın Sovyetler Birliği’nde ilk olarak gündeme geldiği 1920’li yıllarda ortaya atılan görüşlerden daha kapsamlı şekilde ele alınması uygun olur.    


Kaynaklar

1. Stalin. Leninizmin İlkeleri. Sol Yayınları, 1992. 

2. Troçki. Tek Ülkede Sosyalizm. https://www.marxists.org/turkce/trocki/1930/tus.htm

3. Lenin V.İ. RKP(B) VII. Parti Kongresi'nde Savaş ve Barış üzerine rapor. Seçme Eserler Cilt:7. İnter yayınları, 1996, s:303.

4. Lenin. III. Tüm Rusya Sovyetler Kongresi'ne rapor.. Seçme Esereler, Cilt 7, İnter yayınları, 1996,  s:279-286.

5. Lenin. RKP(B) VII. Parti Kongresi'nde Savaş ve Barış üzerine rapor. Seçme Eserler Cilt:7. İnter yayınları, 1996.

6. Lenin. VII. Tüm-Rusya Sovvet Kongresi'ne rapor. Seçme Eserler, Cilt: 8, İnter yayınları, 1996, s:65-90.

7. Lenin. Halk Komiserleri Konseyi'nin faaliyeti üzerine VIII. Tüm Rusya Sovyet Kongresi'ne sunduğu rapor. Seçme Eserler Cilt:8, İnter yayınları, 1996, s: 262-292.   

8. Lenin. Rusya Komünist Partisi VIII. Kongresi'nde kırda çalışma üzerine sunduğu rapor. Seçme Eserler Cilt:8, İnter yayınları, 1996, s: 181-188.

9. Lenin. Tekstil İşçileri Birliği III: Kongresi'nde yaptığı konuşma. Seçme Eserler Cilt:8, İnter yayınları, 1996, s: 246-252.

10. Lenin. Rusya Komünist Partisi X. Kongresi'nde sunduğu ayni vergiler üzerine rapor. Seçme Eserler Cilt:9, İnter yayınları, 1997, s: 133-148.

11. Mao Zedung. Yeni Demokrasi üzerine. Seçme Eserler, Cilt 2, Eriş yayınları, 2005.

12. Mao Zedung. 1957 Yazındaki Durum. Seçme Eserler Cilt V. 1993.

13.Mao Zedung. Çin Komünist Partisi Milli Konferansında yapılan konuşmalar.Seçme Eserler V, Kaynak yayınları,1993.

14. J. Stalin. Son yazılar, SSCB'de sosyalizmin ekonomik sorunları, Sol yayınları, 4. baskı, s:65-66.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder