Sayfalar

25 Aralık 2023 Pazartesi

Bolşevikler arasında sendika tartışması


1920 yılında Bolşevikler arasında sendikalarla ilgili görüş ayrılığı ortaya çıkmıştı. Sendikalarla ilgili görüş ayrılığı ilk olarak Troçki ile sendika kökenli merkez komite üyesi Tomski arasında baş gösterdi. 9 Kasım 1920’de düzenlenen Merkez Komitesi Plenumunda Lenin’in konuyla ilgili olarak Tomski’yi ısrarla desteklemesi sonrasında Merkez Komitesi ikiye bölündü.


Tartışma sırasında Lenin’in -kendi deyişiyle-  abartılı tepki göstermesi sonrasında bu iki grup arasında tampon oluşturmayı amaçlayan ve aralarında Zinovyev ve Buharin’in de yer aldığı üçüncü bir grup daha ortaya çıktı. Tampon grup içinde yer alan Merkez Komitesi üyelerinde Buharin sendikalarla ilgili Troçki’nin görüşlerine yakınken, Zinovyev ise Lenin görüşlerine yakındı. Tampon grubun da ortaya çıkışıyla Rusya Komünist Partisi Merkez Komitesi sendikalarla ilgili tartışmada üç gruba bölünmüş oldu. 





Sendikalarla ilgili konuyu tartışıp karara bağlamak amacıyla Merkez Komitesi içinde Troçki’nin de yer aldığı bir sendika komisyonu oluşturuldu. Ancak Troçki, Lutaninov ve Osinski’nin sendikalarla ilgili muhalif görüşleri gerekçesiyle ve diğer Parti üyeleri gibi kendisine de sendikalar sorununu Parti basınında tüm kapsamıyla ele alma izni verilmediği sürece Komisyon’a katılmayı reddettiğini açıkladı. Troçki bu sorunun küçük toplantılarda ele alınmasında, dolayısıyla Komisyon çalışmasında da hiçbir yarar görmediğini belirtmekteydi. Troçki’nin bu tavrı mücadelenin fiilen Merkez Komitesiʹnin dışına taşınması anlamına geliyordu. Sendikalar konusunda Merkez Komitesi içinde ortaya çıkan ayrışma ve görüş ayrılıklarının giderilememesi, konuyla ilgili olarak Parti Kongresi’nin toplanması gündeme gelmesine neden oldu. 


Sendikal politikadaki hataların yol açabileceği sonuçlar


Troçki sendikalarla ilgili görüşlerini dile getirmiş ve Parti’nin sendikalarla ilgili iki eğilim arasında seçim yapmak zorunda olduğunu belirtmişti. Lenin ise Parti içinde sendikalara ilişkin tezler üzerine yürütülen bu tartışmanın gereksiz olduğunu düşünmekteydi. Lenin’e göre tezler üzerine tartışmak yerine pratik sorunlarla ilgilenmek daha doğru olurdu. Lenin’e göre Parti içindeki küçük görüş ayrılıkları büyütülerek Parti yönetiminde krize yol açılmıştı. Diğer taraftan sendikalar konusuna yanlış yaklaşılması ve Parti’yle sendikalar arasında Parti’nin haksız olduğu bir bölünme Lenin’e göre tehlikeli sonuçlara yol açabilirdi. Lenin'e göre Rusya gibi bir köylü ülkesinde sendikalar konusunda yanlış politika izlenmesi Sovyet iktidarının yıkılmasıyla sonuçlanabilirdi. (1) O gün için bu tartışmanın gereksiz olduğu söylenmiş olsa da Bolşeviklerin sendikalara yaklaşımının irdelenmesi açısından bu tartışmanın içeriği günümüz açısından önemlidir. Bu yazıda Lenin’in Troçki ve Buharin’in görüşleri yönelik eleştirileri üzerinden Bolşeviklerin  sendikalara nasıl yaklaştıkları değerlendirilmeye çalışılacaktır. 


Lenin'e göre sendikalar konusunda yanlış politika izlenmesi Sovyet iktidarının yıkılmasıyla sonuçlanabilirdi


Sendikalarla ilgili tartışmada Buharin ve Troçki, Lenin’in IX. Parti Kongresiʹnde çalışmanın askerileştirilmesini savunmaktayken sonradan bu görüşten uzaklaştığını öne sürmüşlerdir. İlk olarak Troçki tarafından savunulan görüşe göre sendikalar Parti’nin ve idarenin üretimle ilgili hedeflerine uyumlu hareket etmeliydi. Troçki’ye göre Lenin, sendikalarda muhalif zihniyetli Partililerin gruplaşması olduğu gerçeğini dikkate alarak konuya ʺdiplomatik açıdanʺ yaklaşmakta ve ilkelerden ödün vermekteydi. Buna karşılık Lenin IX. Parti Kongresiʹndeki çalışmanın askerileştirilmesi üzerine kararlardan geri dönüş yapmadığını ancak çalışmanın askerileştirilmesinin işçi örgütlerinde demokratikleşmeden vazgeçilmesi anlamına gelmediğini belirtmekteydi. Lenin’e göre Troçki’nin sendikalarla ilgili tezlerinde sendika yöneticisi personelin ayıklanması ile sendikaların reorganizasyonuna başlanması gerektiği yaklaşımı bürokratizmdi. (Agy, s: 131) Lenin Merkez Komitesi ve Parti Kongresi’nde daha önce çeşitli kararlarda işçi örgütlerinde demokrasiyi, -bunu fetiş haline getirmeden- genişletilmesine yönelik kararlar alınmış olduğunu hatırlatmaktaydı. Lenin’e göre bu kararlara göre bürokratizmle mücadeleye iki misli dikkat gösterilmesi; kimden gelirse gelsin bürokratizmin gereksiz ve zararlı aşırılıklarını özellikle titiz bir şekilde düzeltilmesi gerekmekteydi. 


Sovyet aygıtının bürokratik kamburlarına karşı mücadele


Troçki’nin “Sendikaların Rolü ve Görevleri” başlıklı broşüründe ortaya koyduğu düşünceler göre sendikaların ekonomik organlarla birleştirilmesi ve bu yeni oluşturulan örgütlere idari‐ekonomik fonksiyonların verilmesi gerekiyordu. Troçki’ye göre Ekim Devrimi sonrasında Rusya’da sendikaların iktisadi sınıf mücadelesi temelini yitirmişti. Troçki, Sovyet iktidarında çok sayıda sendikacının yeni görev ve yöntemlere karşı direndiğini belirtmekteydi. Bu nedenle sendikaların  adamakıllı sarsılmasını savunmakta ve sendikalara karşı sert örgütsel önlemlerin alınması gerektiğini düşünmekteydi. Lenin’e göre Troçki’nin “Sendikaların Rolü ve Görevleri”nin değerlendirilmesine yaklaşım tarzı doğru değildi. (Agy, s:149) Lenin, Ekim Devrimi sonrasında Rusya’da sendikaların iktisadi sınıf mücadelesi temelini yitirmiş olduğu şeklindeki Troçki tarafından öne sürülen görüşün hatalı olduğunu belirtmekteydi. Lenin’e göre  Sovyetler Birliği’nde sendikalar sınıfsal olmayan iktisadi mücadele temelini henüz yitirmemişlerdi. Lenin sendikaların Sovyet aygıtının bürokratik kamburlarına karşı mücadele anlamında, emekçiler kitlesinin maddi ve manevi çıkarlarının bu aygıtın elinde olmayan yollar ve araçlarla korunması anlamında vs. ne yazık ki daha uzun süre yitirmeyeceklerdi. (Agy, s: 147)


Lenin’e göre kitleye nasıl yaklaşılacağı, kitlenin nasıl kazanılacağı, kitleyle nasıl bağ kurulacağının yöntemleri konusunda sendikaların rolü önemlidir


Troçki işçi devletinde işçi sınıfının maddi ve manevi çıkarlarını savunmanın sendikaların görevi olmadığını savunmaktaydı ki, Lenin’e göre bu görüş hatalıydı. (Agy, s: 111) Lenin o günkü Sovyet devletinin bürokratik urlu bir işçi devleti olduğunun anlaşıldığını belirtmekte ve pratikte böyle oluşmuş bir devlette tamamen örgütlenmiş proletaryanın maddi ve manevi çıkarlarını sendikaların savunabileceğini kaydetmekteydi. Lenin’e göre sendikalardan işçileri kendi devletlerine karşı savunmak için ve devletin işçiler tarafından savunulması için yararlanılması gerekmekteydi. Her iki savunma da, devlet önlemleriyle, sendikalarla anlaşmalarının, “birleşmelerinin”in özgül bir birbirine geçmesi sayesinde olabilirdi. (Agy, s:112)


Parti ile işçi kitleri arasında aracı


Lenin proletarya diktatörlüğünün gerçekleşmesinde sendikaların rolünün son derece önemli olduğunu belirtmiştir. Lenin’e göre proletarya diktatörlüğü bütün sanayi işçilerini kapsayan bir örgüt tarafından değil proletaryanın öncüsünü içine alan parti tarafından gerçekleştirilebilirdi. Lenin proletarya diktatörlüğünün, öncüden ileri sınıfın kitlesine ve ondan emekçiler kitlesine bazı “transmisyonlar” olmadan gerçekleşemeyeceğini belirtmekteydi. Öncünün (Parti’nin) kitlelerle bağı ise ancak sendikalar aracılığı ile kurulabilirdi. Lenin bu süreçte sendikaların rolünün kapitalizmden komünizme götürebilecek tek sınıf olan proleter sınıfın kitlelerini ikna etmeleri olduğunu belirtmekteydi. Lenin’e göre kitleye nasıl yaklaşılacağı, kitlenin nasıl kazanılacağı, kitleyle nasıl bağ kurulacağının yöntemleri konusunda sendikaların rolü önemliydi. Sendikalar Lenin’e göre ayrıca işçi sınıfının iktidara geldiği ülkelerde devlet iktidarının “rezervuarı” durumundaydılar. (Agy, s:107-110) Lenin, sendikaların Partinin önderliği altında ve proletaryanın proleter olmayan emekçi kitleyi eğitme ve çeşitli biçimlerde etkileme seyri içinde loncasal darlıktan gittikçe daha çok kurtulması gerektiğini belirtmekteydi. (Agy, s: 148) 



Lenin’e göre proletarya diktatörlüğünde sendikaların konumu partiyle devlet iktidarı arasında yer almalıydı. Ona göre işçi sınıfının iktidara geldiği bir ülkede üretimin yönetiminde sendikaların önemli roller üstlenmesi gerekmekteydi. Lenin, sendikaların işçi denetiminin yanı sıra üretimi örgütleme ve yönetme işini devralabilecek ve devralması gereken neredeyse biricik organlar olduğunu belirtmekteydi. Bu yaklaşıma Bolşeviklerin Parti Programı’nda da yer verilmişti. Program’da  ʺToplumsallaştırılmış sanayinin örgütsel aygıtının ilk planda sendikalara dayanması gerektiği belirtilmişti. 


Lenin tarafından desteklenen ve 2‐6 Kasım 1920 tarihleri arasında toplanan V. Tüm‐Rusya Sendikalar Konferansı’nda sunulmuş bulunan “Sendikaların Üretim Görevleri” başlıklı bildiride Rudzutak tarafından savunulan görüşler bu açıdan önemlidir. Rudzutak’ın görüşüne göre SSCB’de giderek gelişen ve karmaşıklaşan devletin ekonomi yönetimi aygıtının, üretimin kendisine kıyasla orantısız bir biçimde bürokratik bir mekanizmaya dönüşmüştü. Bu durum sendikaları kaçınılmaz olarak üretimin örgütlenmesine doğrudan katılmaya, hem de ekonomi organlarında personel temsiliyle değil, bir bütün olarak örgüt olarak da katılmaya ittiği koşullarda yeniden Sovyet Cumhuriyeti’nin ekonomi organlarıyla sendikaların en sıkı bağını kurma sorunu gündeme gelmiş bulunmaktaydı. Rudzutak, genel üretim programının, gerek parçaları, gerekse de bütünü itibariyle mutlaka sendikaların katılımıyla hazırlanarak, üretimin maddi yardım kaynaklarından ve emekten yararlanmanın amaca en uygun biçimde birleştirilmesi gerektiğini belirtiyordu. Rudzutak’a göre gerçek bir çalışma disiplininin uygulamaya konması, üretime katılan herkesin sadece yukarıdan verilen görevlerin yerine getirilmesine çalışmakla kalmayıp, aynı zamanda bilinçli bir şekilde üretim alanındaki bütün teknik ve örgütsel eksikliklerin giderilmesine katılması ile olanaklı olabilirdi. (Agy, s:131) 


Komünizmin okulu olarak sendikalar


Lenin, sendikaların eğitici bir örgüt, bir okul, ekonomi yönetiminin bir yönetim okulu ve bir komünizm okulu olmaları gerektiğini belirtmiştir. Lenin’e göre bu alışılmadık türde bir okuldu ve bu okulda öğretmenler ve öğrenciler yoktu. Bu okulda kapitalizmin miras bıraktığı, kaçınılmaz olarak bırakmak zorunda olduğu şeyle, devrimci ileri birliklerin, yani proletaryanın devrimci öncüsünün kendi içinden çıkardığı şeyin olağanüstü özel belli bir kombinasyonu bulunmaktaydı. (Agy, s:107) Sendikalar Lenin tarafından üretimin idari‐teknik yönetim okulu olarak ele alınmaktaydı. (Agy, s: 172). Ancak sendikaları bir devletin ya da Parti'nin bir örgütü olarak ele alma yaklaşımı Lenin’e göre doğru değildi. İşçi sınıfının iktidara geldiği bir ülkede sendikalar her ne kadar iktidarı kullanan, yöneten sınıfın, diktatörlüğü gerçekleştiren sınıfın, devlet zorunu uygulayan sınıfın örgütü olsa da onların bir devlet örgütü olarak ele alınması yaklaşımı yanlıştı. 


Lenin’in sendikaların üretimle ilgili işlevleri açısından Parti ve devlet aygıtına bağlı olması gerektiği şeklindeki Troçki’nin görüşüne açık şekilde karşı çıkması dikkat çekicidir. Lenin her ne kadar sendikaları üretimi örgütleme ve yönetme işini devralabilecek biricik organlar ve ekonomi yönetiminin bir okulu olarak ele almış olsa da bu yapıları devlet yönetiminin ya da Parti’nin bir uzantısı olamayacağı görüşünü vurgulamıştır. Lenin, yanlış bir fikir olarak nitelediği Troçki’nin üretim demokrasisi tezi aracılığıyla kitlelerin konuşturulmadığını, kitlelerin meseleleri kavramasına ve düşünmesine izin verilmediğini belirtmişti. (Agy, s:122) Lenin’e göre sendikalarla ilgili Troçki’nin tezleri son tahlilde sendikaları bürokratça hırpalama politikasıydı ve politik olarak zararlıydı. (Agy, s: 132) 


Lenin, Troçki’nin yanı sıra sendikalarla ilgili tartışmada tampon grupta yer alan Buharin’in görüşlerini de hatalı bulduğunu belirtmiştir. Lenin’in sendikaların devlet aygıtı ve Parti’nin üretimle ilgili politikalarına bağlı olması şeklindeki sol yaklaşımın sözcülüğünü yapan Troçki ve Buharin’in sendikalarla ilgili tezlerini sendikalist sapma olarak değerlendirmesi dikkat çekicidir. Buharin sendikalara idari organlar için aday gösterme zorunluluğu getirilmesini savunmaktaydı ki, bu öneri Lenin tarafından sendikalist sapma olarak tanımlanmaktaydı. (Agy, s: 154) Benzer şekilde Troçki tarafından savunulan sendikaların görevinin üretimi örgütlemek olduğu tezi de Lenin’e göre anti-komünist ve sendikalist bir sapmaydı.


Sendikaların komünist partilerinin uzantısı, onların politik programlarının yaşama geçirme aracı olduğu şeklindeki görüş, Lenin’inkinden ziyade Troçki’nin tezlerine yakındır 


Lenin’e tek adammışçasına işbirliğine çok gereksinim duyulmakta, (sendika ve devlet önlemlerinin birleşmesi) ancak kitleye nasıl yaklaşılacağı, kitlenin nasıl kazanılacağı, kitleyle nasıl bağ kurulacağının yöntemleri üzerine görüş ayrılıkları yüzünden bu amaca ulaşılması mümkün olmamaktaydı. (Agy, s:110) Lenin, sendika birliklerinin ve sendika örgütlerinin ekonomi bölümleri aracılığıyla sendikaların üretimin örgütlenmesine planlı katılımının hızla işleyen güçlü manivelasına dönüştürülmesi gerektiğini belirten Rudzutak’ın “Sendikaların Üretim Görevleri” başlıklı bildirisindeki tezlerin doğru olduğunu belirtmekteydi. Lenin’e göre yıllardır sendikal hareket içinde çalışmamış olan MK üyeleri olarak kendilerinin Rudzutak yoldaştan öğrenmeleri gerekmekteydi. (Agy, s: 131) Bu yaklaşımı ile Lenin’in, kitlelere sınıf bilincini götüren Parti’nin aynı zamanda kitlelerden öğrenmesi gerektiğini görüşünü savunduğu ve Parti ile onun kitlelerle ilişkisinde aracı rolünü üstlenmesi beklenen sendikalar arasında tek yönlü hiyerarşik bir ilişkiyi doğru bulmadığı anlaşılmaktadır. Bu yönüyle sendikaların komünist partilerin uzantısı, onların politik programlarının yaşama geçirme aracı olduğu şeklindeki görüşün Lenin’den ziyade Troçki’nin tezlerine yakın olduğu söylenebilir. 


Kaynak:


  1. Lenin, Troçki ve taraftarlarına karşı. Çev: Erdoğan Ahmet. Novosti press Agency, Publishing House Moscow, 1975. s:156. https://www.academia.edu/49080850/Sosyal_Demokratlar_ve_Seçim_Antlaşmaları_Lenin 





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder