2 Haziran 2024 Pazar

Enver Hoca Marksist miydi?

Arnavutluk Emek Partisi lideri ve Arnavutluk Devlet Başkanı olarak bir dönem siyasi mücadele sahnesinde yer almış olan Enver Hoca, Mao Zedung’un görüşlerine karşı eleştirel bir tutum geliştirmiştir.


Enver Hoca’nın önderliğindeki Arnavutluk Emek Partisi 1950’li ve 1960’lı yıllar boyunca Mao Zedung’un önderliğindeki Çin Komünist Partisi ile iyi ilişkilere sahipti. 1970’li yılların sonlarından itibaren ise Enver Hoca’nın Mao Zedung’un görüşlerine eleştirel bir tutum takındığı görülmektedir. Mao Zedung’un yaklaşımı bir dönem boyunca Enver Hoca tarafından Marksizm Leninizm’in yüce ideolojisini yansıtan görüşler olarak savunulurken, bir tarihten sonra bu görüşlerin revizyonizm ve oportünizm olarak tanımlanmaya başlanması dikkat çekicidir. Enver Hoca'nın, 1978 yılındaki değerlendirmesine göre Mao Zedung’u bir dönem hatalı olarak büyük bir Marksist Leninist olarak tanımladıklarını kabul etmesinin gerekçesini ise ellerindeki verilerin yetersiz olması şeklinde belirtmiştir:

(Partimiz) Çin Komünist Partisi ve Çinli önderlerle polemiğe girmekten kaçındı. Bunun nedeni partimizin böyle bir polemiği sürdürmekten korkması değil, Çin Komünist Partisi’nin ve Mao Zedung’un yanlış, anti-Marksist yolu hakkında partimizin elindeki verilerin eksik olması ve kesin sonuçlar çıkarmaya olanak vermemesidir.” (1)


Bundan çok değil 7 yıl öncesinde, 1971 yılında ise Enver Hoca Türkçe’ye Aydınlık Yayınları tarafından çevrilen bir broşüründe şunları söylüyordu:


Büyük Marksist Leninist Mao Zedung Yoldaş tarafından başlatılan ve onun önderliğinde yürütülen Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin zaferi, bütün dünya devrimci hareketi için bir başarıdır ve ilham kaynağıdır.” (2)

Siyasette 180 derecelik dönüş

Mao Zedung’u büyük bir Marksist-Leninist olarak tanımladığı dönemde onun gerçek düşüncelerini bilmediğini söyleyen Enver Hoca, Mao Zedung’un gerçek görüşlerini öğrendiklerinde ise bu görüşlerin oportünizm ve revizyonizme karşılık geldiği sonucuna ulaştıklarını belirtiyor. Marksist-Leninist olarak tanımlamış olduğu görüşlerin içeriğinin anti-Marksist olduğunu sonradan öğrendiğini söylemesi, Enver Hoca’nın siyasi değerlendirmelerinde kullandığı yöntemlerle ilgili soru işaretleri oluştursa gerekir. Ancak Enver Hoca'nın aslını sonradan öğrendikten sonra eleştirel tutum takındıklarını söylediği Mao Zedung'un bazı görüşleri erken dönemden beri değişmemiştir. Mao Zedung’un Çin’de milli burjuvazinin ilerici ve gerici özellikleri bir arada taşıdığı tezini, ilk dört cildi 1951 yılında yayınlanan seçme eserlerindeki pek çok yazısında savunmuştu. Oysa Enver Hoca, Mao Zedung’un varlığından habersiz oldukları için hakkında yanlış yargıya vardığını söylediği görüşleri arasında Mao Zedung'un bu görüşü de yer alıyor. Bu yazıda Enver Hoca’nın Marksizm’den sapma olarak nitelediği Mao Zedung’un görüşlerine yönelik eleştirilerini ve bu eleştirilerin Marksizmle ilişkili olup, olmadığını değerlendirmeye çalışacağız. 


Enver Hoca, Mao Zedung döneminde Çin Komünist Partisi'nin iktidarı burjuvazi ile paylaştığını iddia etti 

Enver Hoca’nın Mao Zedung görüşlerine karşı çıkarken Çin’de 1949 yılında kurulan iktidarı ve Çin Komünist Partisi’ni sosyalist devrime geçmemekle eleştirdiği görülmektedir. Emperyalizm ve devrim başlıklı kitabındaki Çin Komünist Partisi ve Mao Zedung düşüncesine yönelik tartışmasında Enver Hoca, Çin’de işçi sınıfının, iktidarı burjuvazi ile paylaştığını ve bu ülkede burjuvazinin ayrıcalıklarının korunduğunu söylemektedir. (1, s: 308) Bu görüşlerini ortaya koyduğu yazılarında Enver Hoca, ulusal demokratik, anti-emperyalist, ulusal kurtuluş devriminin sosyalist devrimle bağlantılı ve iç içe olduğunu söylediği ve bu devrimlerin büyük toplumsal dönüşümlere yol açarak sosyalist devrimin zaferine yardımcı olduklarını belirttiği görülmektedir. Enver Hoca burjuva demokratik devrim ile proleter devrim arasında bir Çin seddi olmadığını ve bu iki devrimin uzun bir zaman aralığıyla bir birinden ayrılamayacağını" söylemiştir. (Agy, s:300) 


Lenin’in Marksist siyaset teorisine yaptığı özgül katkılardan biri demokratik devrimin burjuvazinin öncülüğünde, sosyalist devrimin ise işçi sınıfı öncülüğünde gerçekleşebileceği görüşünün emperyalizm çağında artık geçerli olmadığı ve işçi sınıfının öncülüğünde demokratik ve sosyalist devrim süreçlerinin birinden diğerine geçişin olanaklı olabileceği görüşüdür. Dahası Lenin’e göre emperyalizm çağında kapsamı burjuvazinin toplumsal talepleriyle örtüşen demokratik devrim süreci, ancak işçi sınıfının öncülüğünde gerçekleştirilebilirdi. Bu yönüyle Enver Hoca’nın yukarıda aktarılan sözlerinin, Lenin’in konuyla ilgili değerlendirmesine benzerlik taşıdığı düşünülebilir. Ancak daha ayrıntılı bakıldığında Enver Hoca’nın görüşleriyle Lenin’i görüşü arasındaki benzerliğin yüzeysel olduğu görülecektir. Daha derinlemesine incelendiğinde Enver Hoca’nın ortaya attığı görüşler aracılığı ile Leninist siyaset anlayışı yerine başka bir siyaset anlayışının savunuculuğunun yapıldığı anlaşılmaktadır. Enver Hoca’nın Çin’de Mao Zedung döneminde iktidarın burjuvazi ile paylaşıldığı ve burjuvazinin mülksüzleştirilmesi doğrultusunda gerekli adımların atılmadığı yönündeki görüşünün içeriği, yüzeysel benzerliğin ötesinde Lenin’in siyaset teorisinin tam karşıtı bir noktaya ulaşmaktadır.

Enver Hoca’nın Mao Zedung’a yönelik eleştirilerinin Lenin’in ortaya koyduğu siyaset teorisi ile ilişkisini değerlendirebilmek öncelikle Lenin’in yaklaşımını incelemekte fayda vardır. Lenin'in bazı nedenlerden dolayı Rusya'daki devrim sürecini Ekim devriminden sonra  bir süre daha burjuva devrimi olarak nitelemeye devam ettiği görülmektedir. 1919 yılında Tüm Rusya Kongresi'nde sunduğu raporda Lenin şöyle demekteydi:

"Proletaryanın iktidarı köylülüğün yardımıyla ele geçirmek gerektiği, küçük-burjuva devrimin itici gücü rolünün proletaryaya düştüğü bir ülkede, devrimimiz, Köy Yoksulları Komiteleri örgütlenene dek, yani 1918 yazına, hatta sonbaharına dek, büyük ölçüde burjuva bir devrimdi" (3)


Lenin’in yaklaşımına benzer şekilde Mao Zedung da Çin’deki devrimin kapsamını bir süreliğine işçi sınıfının öncülüğündeki demokratik devrim olarak tanımlamıştır. Ancak Enver Hoca’nın iddia ettiği gibi Mao Zedung, burjuvazi ile sınıf işbirliğini savunmuş değildir. Mao Zedung’a göre Çin koşullarında milli burjuvazi ile hem birlik, hem mücadele siyasetinin izlenmesi gerekmekteydi. Mao Zedung’a göre milli burjuvazi ile emperyalizme karşı mücadelede birleşirken, işçi sınıfı ve komünizme düşman söz ve eylemlerine karşı mücadele verilmesi gerekmekteydi. Bu yönüyle Mao Zedung’a göre milli burjuvazi ile birleşmeksizin mücadele etmek sol sapma iken mücadele etmeksizin birleşmek ise sağ sapmaydı. (4) Bu nedenle Mao Zedung 1955 yılında burjuvaziden yararlanmaları gerektiğini, ama aynı zamanda onun milli ekonomiye ve halkın geçim koşullarına zararlı yönünü kısıtlamaları gerektiğini belirtmiştir.


Mao Zedung, Çin'de milli burjuvaziye karşı tutumunda, Lenin'in Ayni vergiler üzerine adlı çalışmasına göndermede bulunmuştu


Mao Zedung’a göre burjuvaziye hiçbir kısıtlama koymamak çok sağa kaymak anlamına gelirdi, burjuvazinin ne olursa olsun herhangi bir girişimde bulunmasını yasaklayan aşırı kısıtlama ise çok sola kaymak demek olurdu. Mao Zedung bu görüşünün Lenin’in Ayni Vergi başlıklı yazısındaki milyonlarca ve milyonlarca küçük üretici hala varlığını sürdürürken, bir siyasi partinin kapitalizmi bir darbede yok etmeye çalışmasının yalnızca budalalık değil intihar demek olacağı yönündeki sözleriyle desteklemiştir.(5) 

Lenin'in ayni veriler üzerine çalışması

Lenin, 1921 yılının Mart-Nisan aylarında yazdığı ve kapitalizmden sosyalizme geçişteki ekonomi politikası ile ilgili en önemli teorik çalışması olan Ayni Vergiler Üzerine isimli broşüründe, devlet kapitalizmi içinde bazı girişimcilere sağlanan imtiyazları proleter devletin, küçük mülk sahibi unsura karşı yaptığı bir anlaşma, bir blok, bir ittifak olarak tanımlamıştı. Lenin’e göre burada imtiyaz sahibi bir kapitalistti. İşi kapitalistçe, kar amacıyla yürütmekte, proleter devletle olağanın üstünde bir kar elde etmek, ya da başka yollardan elde edemediği ya da olağanüstü zor elde edilebileceği hammaddeleri temin etmek için anlaşma yapmaktaydı. Sovyet iktidarı ise üretici güçlerin gelişmesiyle, hemen ya da kısa süre içinde ürün miktarının artmasıyla kar ederdi. Lenin’e göre gıda maddeleri, makineler, ulaşım araçları vb. yetersizliği nedeniyle Sovyet iktidarının elindeki elindeki tüm işletmeleri işletemediği ya da bunların bazılarının kötü bir şekilde işletebildiği koşullarda küçük mülk sahibi unsurun güçlenmesi söz konusu olurdu. İşte bu nedenle Sovyet iktidarının devlet kapitalizmini imtiyazlar biçiminde yetiştirerek küçük işletmeye karşı büyük işletmeyi, geri olana karşı ileri olanı, el emeğine karşı makine işini güçlendirmesi, kendi elindeki makine miktarını çoğaltması, küçük-burjuva anarşik ilişkilere karşıt olarak devletçe düzenlenen ekonomik ilişkiler güçlendirmesi gerekirdi. Lenin’e göre:


Elbette bazı fedakarlıklar pahasına, milyonlarca ve on milyonlarca pud çok değerli ürünün kapitalistlere teslim edilmesi pahasına.” 


Lenin’e göre imtiyazların faydalı ya da tehlikesiz olacağı ölçü güç dengesine bağlıydı ve mücadeleyle belirlenmekteydi, çünkü imtiyazlar aynı zamanda mücadelenin bir biçimiydi, sınıf mücadelesinin başka biçimde sürdürülmesiydi ve asla sınıf mücadelesinin yerini sınıf barışının alması değildi. Lenin,  değiş-tokuş, serbest ticaret demektir, kapitalizm demektir diye konuşmaktaydı. Bunun ölçüsünün ise pratik tarafından belirleneceğini belirten Lenin'e göre proletarya, iktidarı, ulaşımı ve büyük sanayiyi elinde tuttuğu sürece bunda (serbest ticarette ve kapitalizmde) proleter iktidarı için hiçbir tehlike bulunmamaktaydı. (6) Enver Hoca’nın Çin’de gerçekleşmemesini polemik konusu haline getirmiş olsa da Lenin, Rusya’da işçi sınıfının iktidara gelmesi sürecinde burjuvazinin zaman geçirmeksizin mülksüzleştirilmesini savunmuş değildir. 


Sosyalizme geçişte bekleme odası olarak devlet kapitalizmi

Lenin’in Rusya’da Yeni Ekonomi Politikası döneminde kapitalistlere verilen imtiyazları sınıf mücadelesinin sürmesi olarak değerlendirirken Enver Hoca ise Çin'de iktidarın burjuvazi ile paylaşıldığını iddia ederek Mao Zedung’a yönelik eleştirisinde şöyle diyor:


Mao Zedung’un faaliyetini tanıdığımız kadarıyla onun bir Marksist-Leninist olduğunu belirten genel kanıdan hareket ediyorduk. Bununla birlikte, Mao Zedung’un, proletarya ile burjuvazi arasındaki çelişkilerin uzlaşmaz olmayan çelişkiler olarak ele alınması tezi, uzlaşmaz sınıfların tüm sosyalizm dönemi boyunca var olacağı tezi gibi birçok tezinde ihtiyatlı davranıyorduk” (1, s: 277)


Enver Hoca’nın Mao Zedung’u büyük bir Marksist-Leninist olarak tanımladığı dönemde, kendilerinin hiç değilse ihtiyatlı olarak yaklaşmakla övündüğü “uzlaşmaz sınıfların tüm sosyalizm dönemi boyunca var olacağı tezi” ilk olarak Mao Zedung tarafından değil Lenin tarafından ortaya konulmuştur.


Enver Hoca, Mao Zedung önderliğindeki Çin Komünist Partisi’nin bir çırpıda sosyalizme geçmemekle eleştiriyor. Bu yönüyle diğer sol komünistlerde olduğu gibi Enver Hoca’nın sosyalizmin özünü değil lafzını öne çıkardığı görülmektedir. Oysa Lenin, 1918 yılında Bolşevik Partisi içinde Buharin'in sözcülüğünü yaptığı sol komünist grubun görüşlerini eleştirirken "Sosyalist Sovyet Cumhuriyeti nitelendirmesinin, sosyalizme geçişi gerçekleştirme kararlılığı demek olduğunu fakat yeni ekonomik ilişkilerin sosyalist olduğunu kabul etmek anlamına" gelmediğini belirtmekteydi. Lenin söz konusu yazısında "bu geçiş sözcüğünün ekonomiye uygulandığında, mevcut düzende hem kapitalizmin, hem de sosyalizmin unsurlarının, kısımlarının, parçalarının mevcut olduğu anlamına geldiğini" söylemiştir. Lenin bu görüşünde Rusya'daki sosyal ve ekonomik formasyonların ataerkil köylü ekonomisi, küçük meta üretimi, özel girişimci kapitalizmi, devlet kapitalizminin ve sosyalizm unsurlarının iç içe geçtiği özellikte olduğunu belirtmiştir. Sol komünistlerin devlet kapitalizmine geri dönüş uyarılarıyla ilgili olarak ise Lenin, "iktisaden devlet kapitalizminin o anki ekonomilerinden karşılaştırılamayacak kadar üstün olduğunu" belirtmekte ve işçi sınıfının yöneticiliğinde devlet kapitalizminin sosyalizme geçiş için "bekleme odası" olduğunu dile getirmekteydi. Lenin bu düşüncesinin 1917 yılında henüz daha Ekim Devrimi öncesindeki "devrimci-demokratik bir devlette tekelci devlet kapitalizminin, kaçınılmaz olarak mutlaka sosyalizme doğru bir adım anlamına geldiği" şeklindeki görüşüne atıfta bulunarak belirtmekteydi. (7)    

Enver Hoca: Marksist değil, sol komünist

Lenin’in Ayni Vergiler Üzerine başlıklı yazısı başta olmak üzere Rusya’da Ekim Devrimi sonrasındaki sosyalizme geçiş süreci ve Yeni Ekonomi Politikasına ilişkin değerlendirmeleri göz önünde bulundurulduğunda, Enver Hoca’nın devrim sonrası dönemde Çin’de burjuvazinin bir çırpıda mülksüzleştirilmemesi, iktidarın burjuvaziyle paylaşıldığı iddiası ve uzlaşmaz sınıf karşıtlıklarının devam etmemesi gerektiği gibi görüşlerinin yanlışlığı ortaya çıkmaktadır. Enver Hoca’nın, politik görüşlerinde sınıf güçlerini ve bu güçler arasındaki ilişkiyi hesaba katmadığı, işçi sınıfı ve onunla ittifak halinde olabilecek güçlerin iktidarı şeklindeki devlet örgütlenmesinin bir süreliğine varlığını sürdürmesi gerekeceğini kabul etmediği ve işçi sınıfının iktidara gelerek doğrudan sosyalizme geçişi hedeflemesi gerektiğini savunduğu görülmektedir. 19. Yüzyıl'da Proudhon ve Bakunin'in proletarya diktatörlüğünün gerekliliğini reddetmelerine benzer şekilde, Enver Hoca'nın da işçi sınıfı ve onunla ittifak halindeki toplumsal güçlerin iktidarını temsil eden demokratik devlet mekanizmasını ve buna yönelik demokratik devrim sürecini kategorik olarak reddettiği görülmektedir. Bu yönüyle Enver Hoca’nın demokratik devrimi sonuna kadar götürerek sosyalist devrime kapıyı açmayı amaçlayan Marksist geleneğin yerine, proletaryanın işçi sınıfının asgari programı ile azami programı arasında bir ayrıma gitmeyi gereksiz bulan ve asgari program temelinde oluşacak sınıflar ittifakının devlet mekanizmasını yönetmesi gerekliliğini kabul etmeyen sol komünist geleneğin sürdürücüsü olduğu söylenebilir. Savunduğu görüşlerle Enver Hoca, Marksizmin siyaset teorisinden giderek uzaklaşarak uluslararası komünist harekete faydadan çok zararı dokunmuş bir siyasi figürdür. Enver Hoca 1970'li yılların sonlarından itibaren sosyalist siyaset içinde etkili hale gelen yarı-anarşist ve sol komünist akımın önde gelen temsilcilerinden biri olmuştur.  

Kaynaklar:

  1. Enver Hoca. Emperyalizm ve devrim. Yıldız Yayınevi, 1979, s: 277.

  2. Enver Hoca. Revizyonizm ve maceracılık yenilgiye, Marksizm-Leninizm zafere götürür. Aydınlık yayınları, 1975, s:16.

  3. Lenin. VII. Tüm-Rusya Sovvet Kongresi'ne rapor. Seçme Eserler Cilt: 8, İnter yayınları, 1996, s:65-90.

  4. Mao Zedung. Partimizin bazı tarihi tecrübeleri. Seçme Eserler Cilt V. Kaynak yayınları, 1993.

  5. Mao Zedung. 1957 Tarımda kooperatif dönüşümü ve bugünkü sınıf mücadelesi üzerine tartışma. Seçme Eserler Cilt V. Kaynak yayınları, 1993.

  6. Lenin. Rusya Komünist Partisi Moskova kenti hücre sekreterleri ve sorumlu temsilciler toplantısında ayni vergiler üzerine konuşma. Seçme Eserler Cilt:9, İnter yayınları, 1997, s: 175-227.

  7. Lenin. Sol çocukluk ve küçük burjuvalık üzerine. Seçme Eserler, Cilt: 7, İnter yayınları, 1995, s: 376- 383

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder