1908 yılında meşrutiyetin ilan edilmesinden sonra Selanik'te başlayan ve sonrasında İstanbul, İzmir, Adana, Zonguldak gibi sanayi bölgelerine yayılan çok sayıda işçi grevi gerçekleşti. Bu grevler başta tramvay ve demiryolu işletmeleri olmak üzere, tütün, maden, pamuk fabrikalarına yayıldı. Greve çıkan işçilerin başlıca talebi çalışma şartlarının ve ücretlerin iyileştirilmesiydi.
Hikmet Kıvılcımlı Türkiye'de kapitalizmin gelişimi adlı kitabında 2. Meşrutiyeyin ilanın Osmanlı'da uluslarası finans kapitalin tam anlamıyla siyasal egemenliği elde etmesi anlamına geldiğini belirtir. (1) Bu yönüyle 1908 grevlerinin de Türkiye'deki sanayi işletmlerini elinde bulunduran uluslarası finans kapitale karşı işçi sınıfının ilk tepkisi olduğu görülür. 1908 grevleri ile birlikte Türkiye'de işçi sınıfı bağımsız bir siyasal güç olarak ilk kez tarih sahnesinde kendisini göstermiştir. 1908 grevlerinin bir diğer özelliği de bu grev dalgasının siyasal bir yönlendirmeye sahip olmaması, ancak sonrasında Osmnlı'da sol siyasal hareketlerin ortaya çıkmasına ön ayak olmasıdır.
Bu yönüyle 2022'nin ilk aylarında kargo işçileri ile başlayan ve çeşitli sektörlerde görülen grevler de 1908 grevlerine benzerlikler taşımaktadır. Bu grevler de işçilerin zorlu çalışma koşulları ve düşük ücretlere karşı kendiliğinden ortaya çıkan karşı çıkışları şeklindedir. 1908 yılına benzer şekilde 2022 Türkiye'sinin ekonomik yaşamı da uluslarası finans kapitalin egemenliği altında bulunmaktadır. 2022 grevlerin arkasında da derli toplu siyasal bir gücün varlığından söz edilemez. Geniş toplumsal mutabakat oluşması nedeniyle 2022 grevleri de 1908 grevleri gibi küçük çaplı kazanımlarla sonuçlanmaktadır.
Kaynaklar:
1. Hikmet Kıvılcımlı. Türkiye'de kapitalizmin gelişimi. Sosyal İnsan Yayınları. 2007.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder