Sayfalar

19 Aralık 2023 Salı

Şeyh Sait İsyanı’nda Tarihsel TKP ve Şefik Hüsnü’nün tutumu

Komintern’in 1920’li yıllarda Anadolu’da verilen emperyalizm karşıtı bağımsızlık mücadelesinin desteklenmesi politikasının sonucu olarak Türkiye’de de TKP’nin Cumhuriyet idaresini desteklediği bilinmektedir. Ancak Komintern’in ve TKP’nin Cumhuriyet yönetimine verdiği destek koşulsuz bir destek değildi. 

Şefik Hüsnü, 1924 yılında Aydınlık dergisinin 22. Sayısında yazdığı bir yazıda o zamanki yönetimin karşı devrimin şiddetli bir saldırısına uğraması durumunda işçi sınıfının Anadolu’nun genç burjuvazisi ile devrimin sonuçlarını savunacağını, fakat bu yardımına karşılık asgari isteklerini gerçekleştirmeye ve devrimcilikte her gün biraz daha ileri gitmeye cumhuriyet yönetiminin zorlanması gerektiğini belirtmişti. Şefik Hüsnü’ye göre Cumhuriyet yönetimine sağlanacak destek onu devrimcilikte her gün biraz daha ileri gitmeye zorlanmazsa bilinçsizlik edilmiş olunurdu. (1) Cumhuriyet yönetimine sağlanacak destek, onu devrimi ilerletmeye zorlama hedefini gözetmeliydi.


Takrir-i Sükun Kanunu ile kapatılan Orak Çekiç dergisinin 7. sayısı (1925)


Şefik Hüsnü konuyla ilgili olarak 1924 yılında yazdığı bir yazıda ise Cumhuriyet yönetimine bazı koşullara bağlı olarak sağladıkları desteğin boşa çıkmakta olduğunu kaydetmekteydi. Buna göre başlangıçta henüz siyasi inançları ve sınıfsal vasıfları şekillenmemiş bazı ülkücü önderlerin Kurtuluş Savaşını gereği gibi başardıklarını ve değeri inkar edilemez bir siyasi devrimi başlattıklarını dikkate alınarak Cumhuriyet yöneticilerine geniş bir kredi açılmıştı. Ancak Şefik Hüsnü’ye göre Cumhuriyet yönetiminin bu yolda, yüzeyde bile olsa, hiçbir girişimde bulunmayacağı kısa sürede ortaya çıkmış bulunmaktaydı. Halk Fırkası’nın toplumsal temeli bu yola girilmesine engeldi. (2)

TKP’nin 1920’li yıllarda Cumhuriyet yönetimine sağladığı desteğin tartışmalı başlıklarından birini Şeyh Sait isyanını sırasındaki tutumu oluşturmuştur. O dönem TKP’nin yayın organı olan Orak Çekiç Dergisi’nin 7. Sayısında Cumhuriyet idaresinin Şeyh Sait isyanını bastırmasını koşulsuz olarak destekleyici ifadelere yer verildiği görülmektedir. Ancak bu yaklaşımın doğruluğu o dönem TKP içinde sorgulanmaktaydı. Şefik Hüsnü 1926 yılında Komünist Enternasyonel Dergisi’nin 9. Sayısında konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede sendika hareketlerini yönetmek görevini üstlenmiş komünist savaşçıların, o dönem hemen hemen bütün sendikaları kesin bir şekilde etkileri altına almayı başarabildiklerini belirtmiş ve Şeyh Sait isyanının sendikaların yönetiminde söz sahibi olan komünistleri tasfiyesi için kullanılmasını Kemalistlerin içten pazarlıklı oluşunu gösterdiğini belirtmekteydi. 



Şefik Hüsnü, Şeyh Sait isyanı sonrasında çıkarılan Takrir-i Sükun Kanunu’nun ülkede tüm muhalif güçlerin tasfiyesi için kullanıldığına dikkat çekmişti



Şefik Hüsnü, Şeyh Sait isyanı sonrasında çıkarılan Takrir-i Sükun Kanunu’nun ülkede tüm muhalif güçlerin tasfiyesi için kullanıldığına dikkat çekmiştir. Şefik Hüsnü’ye göre güvenliği sağlamak için getirilen ve bütün anayasal güvenceleri kaldıran Takriri Sükun Kanunu kamuoyuna, sadece padişah yanlısı gericileri can evinden vurabilmek için getirilen bir silah olarak sunulmuş, fakat gene bu kanun komünistlerden kurtulabilmek için kullanılmıştı. Şefik Hüsnü’nün bu yazısında Şeyh Sait isyanının bastırılmasında Cumhuriyet idaresinin TKP yönetimi tarafından desteklenmesi tutumunu eleştirmesi dikkat çekmektedir. Şefik Hüsnü’ye göre o dönemde komünistlerin yayın organlarının son sayılarında Kürt isyanının amansızca bastırılmasından yana olmaları ve feodalizmin tasfiye edilmesinde olan Halk Partisini bütün güçleriyle destekleyeceklerini açıklamaları ilginçti. (3) Bu değerlendirmede Şeyh Sait isyanının bastırılmasının TKP yönetimi tarafından koşulsuz olarak desteklenmesinin Şefik Hüsnü tarafından hata olarak görüldüğüne işaret edilmektedir. Anti-emperyalist bir toplumsal hareket olduğu söylenemeyecek olan Şeyh Sait isyanının, onun bastırılmasını emekçileri haklarından mahrum etmenin fırsatına dönüştüren Cumhuriyet yönetiminin uygulamaları gibi gerici karakterde olduğu söylenebilir. 



Komünist Enternasyonal dergisi

  


Komintern ve Şefik Hüsnü’nün Anadolu’da emperyalizme karşı bağımsızlık mücadelesi veren milli burjuvaziyi desteklerken ülke içindeki ulusal soruna kayıtsız kaldıklarını söylemek doğru değildir. Şefik Hüsnü 1926 yılında Türkiye ile İngiltere arasında Musul konusunda ortaya çıkan gerilimin çatışmaya dönüşme olasılığından söz ettikten sonra emperyalizmin saldırgan tavırlarına karşı yapılması gerekenlere değinmiş ve topraksız Kürt yoksullarını emperyalizme karşı direnme siyasetinde ittifak kurulması gereken güçler arasında saymıştı. 1926 yılında İnternational Presse-Korrespondenz dergisinin 29. sayısında yayınlanan söz konusu yazısında Şefik Hüsnü'nün, emperyalist saldırganlığa karşı direnme siyaseti için toprak reformunun yapılması, işçilere sendikal örgütlenme ve gazete çıkarma konusunda özgürlük tanınması ve Sovyetler Birliği ile diğer komşularla işbirliğine gidilmesinin yanı sıra ülke içindeki ulusal sorunla ilgili tutum belirlenmesini gündeme getirdiği görülmektedir. Buna göre emperyalistlerin sindirme girişimlerine karşı direnme siyasetinin önemli bir noktasını Kürdistan’ın geniş halk kitlelerine, İngilizlerin baskısından ve kendilerini ezen feodaller ve dincilerden kurtulur kurtulmaz, kendi hükümet biçimlerini kendilerinin belirleme hakkının tanınacağının resmen açıklanması gerekmekteydi. (4)


Kaynaklar:


  1. Şefik Hüsnü. Aydınlık, 1924, sayı: 22.

  2. Şefik Hüsnü. Aydınlık, 1924, sayı:21.  

  3. Şefik Hüsnü. Komünist Enternasyonel Dergisi, 1926, sayı:9.

  4. Şefik Hüsnü İnternational Presse-Korrespondenz, 1926, sayı: 29.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder