Sayfalar

5 Ekim 2023 Perşembe

İşletmeleri zor duruma düşen burjuvazi rasyonel ekonomi politikalarını destekliyor mu?

Türkiye’nin tekstil ve iplik fabrikalarında kapasite kullanım oranı yüzde 30’lara düştü ve fabrikalar kapanma tehlikesiyle karşı karşıya bulunuyor.


Akdeniz Tekstil Hammadde İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Doğan, maliyet artışları, alım gücündeki azalış, talepte yaşanan düşüş ve yüksek enflasyonun tekstil sektörünü derinden etkilediğini belirtti. Fatih Doğan’ın önerdiği çözüm ise hükümetin tekstil sektörüne yönelik acil destek paketi açıklamasını içeriyor.  (1)


Türkiye’deki tekstil sektöründe yıllardan beri ucuz işgücü ile uluslararası alanda rekabet avantajı sağlamaya çalışılmaktaydı. Neoliberal politikaların sonucunda tarımsal üretim kendi haline bırakılmış olduğu için tekstil sektörünün hammadde olarak kullanıldığı pamuk da büyük ölçüde yurt dışından ithal ediliyor. İthal edilen hammadenin yurt içinde ucuz işgücü istihdam eden işletmelerde işlenerek ihraç edilmesine dayalı ekonomi modeli tekstil sektörü açısından çöktü. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan tarafından yürürlüğe konulan “rasyonel” ekonomi politikaları enflasyonu düşürme amacıyla iç talebi baskılama yoluna giderken, işletmelerin kredi maliyetinin ise yükselmesine neden oluyor. Maliyet artışlarını fiyatlarına yansıtan işletmeler azalan yurtiçi talebin yanı sıra yurtdışı pazarları da kaybediyorlar. 

Eskimeyen slogan: Bağımsız ve Demokratik Türkiye

Bu tablo uluslararası sermayenin boyunduruğu altına alınmış olan Türkiye’de izlenen ekonomi politikalarıyla krizin giderek daha fazla ağırlaşacağına işaret ediyor. Türkiye’nin siyasal ve ekonomik bağımsızlığını sağlamaya yönelik politikalar bu aşamada yeniden gündeme gelebilir. Bu konuda kapitalizmin gelişmişlik düzeyinin görece geri olduğu ülkelerde demokratik ve bağımsızlık mücadelesinin geliştirilmesine yönelik özgün Marksist politikaların savunucusu olan Mao Zedung’un görüşlerine göz atmakta fayda var.  

Mao Zedung 1937 yılında Çin Komünist Partisi Milli Kongresi’nde sunduğu Japonya’ya karşı direnme döneminde Çin Komünist Partisi’nin görevleri başlıklı raporunda Çin Komünist Partisi tarafından oluşturulması planlanan Japonya’ya karşı birleşik cephenin burjuvaziyi de kapsaması gerektiğini belirtmişti. Daha önce Çin’de devrime ihanet eden burjuvazinin yeni ortaya çıkan koşullarda tekrar işçi sınıfı ve köylülükle işbirliği yapma ve Japonya’ya karşı birleşik cepheye katılmasının olasılık içinde olduğunu belirten Mao Zedung, bu yönüyle Çin Komünist Parti’nin 1937’den önceki dönemde savunduğu işçi ve köylülerin demokratik cumhuriyeti sloganından da farklı bir yaklaşımı önermekteydi. Mao Zedung yeni ortaya çıkan koşullarda Japonya’ya karşı birleşik cephenin güçlenebilmesi amacıyla Çin Komünist Partisi’nin toprak ağalarını elindeki toprağa zorla el konulması siyasetini terk etmeye hazır olduğunu ve toprak sorununun çözümünü yeni demokratik cumhuriyetin inşası sırasında yasal yoldan ve diğer uygun yollardan çözülmesinin olanaklı olduğunu belirtmekteydi. 



Mao Zedung Çin ve Japonya arasındaki milli çelişmenin gelişmesinin sınıflar arası iç çelişmeleri göreli siyasi önemleri bakımından ikincil ve bağımlı hale getirmiş olduğunu savunmuştu

Mao Zedung’un ortaya koyduğu özgün düşünce Çin ve Japonya arasındaki milli çelişmenin gelişmesinin sınıflar arası ve siyasi gruplar arasındaki iç çelişmeleri göreli siyasi önemleri bakımından ikincil ve bağımlı hale getirmiş olduğu şeklindedir.  Mao Zedung’a göre yeni ortaya çıkan koşullarda düşmana karşı ortak direniş amacıyla, milli birleşik cepheyi kurmak için bazı iç çelişmeleri doğru şekilde çözmek gerekliydi. İç çelişmelerin çözümü için doğru ilke çözümün Japonya’ya karşı milli cephenin güçlenmesine ve gelişmesine hizmet etmesiydi. 

Mao Zedung’a göre demokratik devrim aşamasında sınıflar, partiler ve siyasi gruplar arası çelişme ve mücadelelerin önüne geçilmesi mümkün olmasa da birliğe ve Japonya’ya karşı direnişe zararlı olan (iç savaş, siyasi partiler arasındaki düşmanca çatışmalar, yerel ayrılıkçılık, bir yandan siyasi, feodal ve iktisadi baskı öte yandan direniş için zararlı olan isyan ve aşırı iktisadi talep vb.) mücadelelere son vermek ve birliğe ve Japonya’ya karşı direnişe yararlı olan mücadelelere devam etmek (eleştiri özgürlüğü ve siyasi partilerin bağımsızlığı, halkın siyasi ve iktisadi koşullarının düzeltilmesi için verilen mücadeleler vb.) hem mümkün, hem de zorunluydu. (2) 

Mao Zedung tarafından işçi sınıfı, köylülük, şehir küçük burjuvazisi ve emperyalizm karşıtı politikaların savunucusu burjuvaziden oluşan anti-emperyalist sınıf ittifakı yaklaşımı Çin’de siyasal bağımsızlığın sağlanması ve sonrasında ekonomik yeniden kuruluş açısından direngi noktasını oluşturmuştu. 

İflaslar ve kitlesel işsizlik kapıda 

Günümüzde uluslararası mali sermayenin dayattığı ekonomi politikalarının uygulanmasının işçiler, köylüler, kent küçük burjuvazisinin yanı sıra küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin ve bu yönüyle burjuvazinin bir bölümünün de sınıfsal çıkarları ile bağdaşmadığı görülüyor. Son dönemde uygulanan "rasyonel" ekonomi politikaları uluslararası sermayeye yüksek kar oranlarını hedeflerken; işçilerin alım gücünün düşmesine, köylülerin tarımsal üretimden çekilmesine, gıda güvenliğinin sağlanamamasına, dar gelirlilerin geçim koşullarının zorlaşmasına ve iç piyasaya yönelik üretim yapan işletmelerin ürünlerine talebin daralmasına yol açıyor. İşletmeler açısından bakıldığında artan enerji ve hammadde fiyatlarıyla işçilik maliyetlerinin yükselmesi ise tekstil sektörü örneğinde olduğu gibi fabrikaların kapanması tehlikesini ve kitlesel işsizlik riskini ortaya çıkarıyor. Neoliberal ekonomi politikalarının uygulanmasına devam edildiği koşullarda işçilerin ekonomik ve demokratik haklarının iyileştirilmesi de olanaklı görünmüyor.

Bu noktada burjuvazinin bazı kesimlerinin dile getirdiği devletin zor durumdaki sektörlere destek paketi açıklaması ile var olan yapısal sorunlara çözüm bulunması olanaklı değil. Türkiye’nin uluslararası mali sermayenin boyunduruğundan kurtulmasına yönelik ekonomi politikalarının uygulanması her zamankinden daha fazla güncellik kazanmış bulunuyor. Önümüzdeki dönemde işçi ve emekçilerin yanı sıra  işletmeleri kapanma riskiyle karlı karşıya bulunan ve yeni iflas dalgalarından etkilenmesi kaçınılmaz olan burjuvazinin de bir bölümünün ülkenin ekonomik bağımsızlığını hedefleyen politikalara destek olması söz konusu olabilir. 


Kaynaklar:

1. Kapasite 30’lara düştü fabrikalar kapanıyor. https://www.dunya.com/sektorler/tekstil/kapasite-30lara-dustu-fabrikalar-kapaniyor-haberi-706727

2. Mao Zedung. Japonya’ya karşı direnme döneminde Çin Komünist Partisi’nin görevleri başlıklı rapor.  Seçme eserler, Cilt:1, Kaynak yayınları, 2000.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder